Ülkemizde tekstil sektörü son 15-20 yılda çok geriye gitmesine rağmen hala dünya çapında ilk 10 içinde yer almaktadır. •Otomotiv ve tekstil bu ülkede sanayileşmede hep ilk sıraları almıştır. Tekstil 30 yıl önce açık ara öndeydi. Dünyanın neredeyse tekstil lideri olacaktık.
Gelin önce ülkenin ilk yıllarına bakalım isterseniz. Tekstil sanayi ülkenin tekstil ihtiyacının yüzde 80’ini karşılar duruma gelmiştir. Tekstil ürünleri ithalatı 1927’de 51.000.000 Türk Lirası iken bu rakam 1939’da 11.900.000 Türk Lirası’na düşmüştür. 1924-1929 arasında pamuk ürünleri üretimi 70 tondan 3 bin 773 tona, yün 400 tondan 763 tona, ipek 2 tondan 31 tona çıkmıştır.
Konya Ereğli Bez Fabrikası(1934)
Bakırköy Bez Fabrikası (1934), Kayseri Bez Fabrikası (1934 Temel Atma)
Nazilli Basma Fabrikası (1935- Temel Atma)
Bursa Merinos Fabrikası (1935 Temel Atma)
Gemlik Suni İpek Fabrikası (1935 Temel Atma, Malatya Bez Fabrikası (1937 Temel Atma- Bu Fabrika Hariç Bütün Bez Ve Dokuma Fabrikaları Atatürk‘ün Sağlığında Açılmıştır.)
•Anadolu kaplanları tabiri özellikle tekstilin patronları için kullanılmıştır. Bursa, Denizli, Gaziantep, Adana özellikle tekstil ile büyük kent ünvanı kazanmışlardır. Sabancı grubu, Sönmez holding, Nergis holding, Sanko, Zorlu hep tekstil kökenli firmalardır. Kazandıklarını farklı sektörel yatırımlara yönlendirirken sanki tekstili ihmal ettiler. Hatta Floş iplik olarak bilinen iplik türünün tüm dünyada fiyatını belirleyen Türkiye oldu. Ne zaman Nesim Malki öldürüldü bir anda işler tersine dönmeye başladı. Dünyanın en güçlü iplik tüccarıydı.
Detaylara girmeden önce biraz günümüzün rakamlarına bakalım. Türkiye ihracatının sadece yüzde 10 luk kısmı tekstil ve konfeksiyon ürünlerinden gelmektedir. 2020 yılında ihracaat 2019 yılına göre yüzde 5,4 azalmıştır. Bunda sadece pandeminin etkisi yoktur. Kasım 2020 verilerine göre 15 milyar doları biraz aşabilmiştir.
Tekstil konusunu araştırmaya başladığımda en çok dikkatimi çeken konu ise ipek ve deri tekstilinde avrupa’nın lideri olan türkiye’nin bu hallere düşmüş olması. 1990 lı yıllarda avrupa’ya gittiğimde en lüks mağazalarında hep türk ipeği ve derisi vardı! 198o li yıllarda 330 ton olan ipek üretimi bugün 100 tona bile yaklaşmamaktadır. 2 binden fazla köy ipekböcekçiliği ile uğraşıp para kazanırken bugün 200 köy bulamazsınız.
Anadolu kaplanları bu konuda ne ettiler ise kendi kendilerine ettiler. Modernleşme ve kendi teknoloji ihtiyaçlarını karşılamak yerine ucuz iş gücü peşine mısır, Bangladeş, orta asya’da yatırımlar yaptılar.
Yurtiçinde de inşaat’tan otomotiv’e bir çok sektöre balıklama giriş yaptılar. Kolay kazandıklarını kolay kaybettiler. Birçoğu kendisini kardan zarar olarak avutuyor. Bazıları da betondan kazandıkları kira ile avunuyor.
Ve bu bizim kaplanları da zorlu bir gelecek bekliyor. Öncelikle çevreci akıma tekstil de uyum sağlamak zorunda! Geri dönüşüm, karbon salınımı, iklim değişikliği onları da zorlayacak.
Pamuk ve pamuk ipliği yeni ve çevreci üretim yöntemi bulunamazsa tarih olacak.
1 kilo pamuk üretmek için 29 bin litre su kullanıldığını biliyormusunuz? Sadece düz bir pamuklu tişört için 7 bin litre su 150 gram kimyasal kullanıldığını.
Günlük hayatımızda en çok tercih ettiğimiz kot (denim) kumaşı için bundan çok daha fazlası gidiyor. Şunu asla unutmamalıyız tekstil insanoğlunun 5 temel ihtiyacından birisidir. Tıpkı yemek yemek gibi!
Pamuk yerini hızla, okaliptüs, bambu ve kenevire bırakacak. Belki de tüm kot kumaşlar bunlardan yapılacak. Okaliptüs ve bambu iklimsel koşulları zorlarken kenevir neredeyse her konum ve koşulda kolayca yetiştirilebiliyor.
Temel ihtiyaç ve moda bir yol ayrımına mı geldiler? Giyimde markalar yaratıcılıklarına çok daha fazla ihtiyaç duyacaklar. Moda teknoloji ile kolkola girecek ve yükselecek.
Teknolojik giysiler gelecek.
•Zamanı takip eden.
•Teknolojik kol saatlerinin yerini giysiler alacak.
•Tansiyon ölçen
•Kalp ritmini düzenli takip eden
•Kandaki oksijen miktarına göre renk değiştiren
•Ortamda havadaki virüs ve bakteriye göre önlem alan
•Kan şekerini düzenli ölçen
Şöyle düşünün şuan astranotların giydiği uzay çamaşırı dediğimiz türden giysileri biz dünya’da giymeye başlayacağız. Sağlık bilgilerimiz anında aile hekimlerine ulaşacak. Gittikçe ısınan dünya üzerinde yaşayabilmek için vücut sıcaklığımızı koruyan giysiler olacak.
Karbon bazlı kevler iplikler de yerini daha organik ipliklere bırakacak. Ben özellikle önümüzdeki 10 yıl içerisinde suni ipek yani viscon ve saf ipek ipliklerin kullanımlarının artacağını öngörüyorum.
Şuana kadar incelediğim tüm raporlar bu duruma işaret ediyor.
Özellikle kayın ağacından üretilen suni ipek kullanım alanı hızla artıyor ve pamuklu kumaşların yerini alıyor. Saf ipek ipinin muazzam bir gerilme mukavemetine sahip olması yakın geleceğin yıldızı olacağına işaret ediyor. Elektronik giysiler de medikal giysiler de saf ve suni ipek ön planda olacak. Saf ipek pazarının salgın ile beraber %15 büyüyeceğini söyleyebilirim. Özellikle bu büyümenin sadece %10 luk kısmı sağlık sektöründe olacaktır.
Biz ülke olarak ne yazık ki çok önde olduğumuz hem saf ipek, hem de suni ipek konusunda neredeyse dünya liginden düşmek üzereyiz. Suni ipek için ülkeler büyük yatırımlar yaparken bizler seyirci pozisyonundayız.
Suni ipek üretimi kayın ağacından elde edilen selülozdan yapılmaktadır. Birçok ülke endüstriyel kayın ağacı üretimine başlamıştır. Boş devlet arazileri şirketlere endüstriyel kayın ağacı üretimi için kiralanmaktadır. Endüstriyel ormanlar için birçok devlet teşvik paketleri sunmaktadır. Selüloz sadece kağıt üretmek için ihtiyaç olmaktan çıkmış tekstil sektörünün baş hammaddesi olmuştur.
Ortadoğu ve balkanların en büyük selüloz üretim tesisi olan seka 2005 senesinde kapatılmıştır. 2005 senesine kadar türkiye’nin tüm ihtiyacını karşılayan ve fazlasını ihraç eden bir kuruluş kapatılmıştır. Bugün bırakın tekstil üretimini kullandığımız tuvalet kağıdı için bile hammaddeyi ithal etmek zorundayız. Tekstilin yarını için derhal endüstriyel ağaç üretimi teşvik edilmeli ve seka yeniden hayata geçirilmelidir!
Sevgi ile kalın huzur günleriniz olsun.