Yıllar önce Zonguldaklı bir madenci ile sohbet ederken bana tek hayalinin her sabah güneşi görmek olduğunu, tek umudunun da çocuklarının okuyup madene mahkum olmamaları olduğunu söylemişti. Ne kadar doğru bir görüş. Her yeri kömür karası ama yüreği ve görüşü açık demiştim.
Bu günün ve önümüzdeki bir kaç günün gündemi Amasra Bartın’da yaşanan maden kazası olacak. Sizler sosyal medyada, yazılı ve görsel basında çoğunlukla siyasilerin söylemlerini göreceksiniz. Oysa son konuşması gerekenler onlar. Olay yerine koşarak gidip tüm izleri silecekler çünkü ölüm prim yapar. Ben bu siyaseti sevmiyorum özellikle de acının üstünden yapılan siyaseti. Sadece siyasiler değil sosyal medyada afilli kelimeler ile acıya ortak olduğunu ifade edenleri de sevmiyorum. Gerçekten üzülüp samimi acılarını ifade edenleri tenzih ederek bunu söylüyorum. Bunu paylaşılan mesajdan, bir araya getirilen kelimelerin sırasından ayırt edebilecek kadar tecrübe edindim.
Küçük ufak tefek protestolar olacak. Haydi suçlular bulunsun diye imza kampanyaları açılacak. Belki meclise red edilme garantili soru önergesi bile verilir. Haftaya hepimiz bam başka yönlendirilmiş konulara döner unuturuz. Unutmadık mı Soma’yı? Soma’da atılan tekmeyi.
Olması gereken o anda oraya işin uzmanı Maden mühendisleri, jeologların ve tehlike öngörü yapabilecek iş güvenliği uzmanlarının gitmesi. Anında bir sahra hastahanesi ile bu durumların uzmanı sağlık çalışanlarının oraya yönlendirilmesi. Şu an ailelerin özellikle uzman Psikologlardan psikolojik desteğe ihtiyacı var. Çocukların yaşadığı travma çok daha ağır olacak. Biliyormusunuz Soma faciasından sonra Somalı çocukların eğitim başarısının düştüğünü. Bilmiyoruz, bilmiyorsunuz! Kimse araştırma gereği bile duymadı.
2008 yılında yayınlanan bir istatistikte 100 milyon ton üretim başına 722 ölümlü can kaybı ile dünyada açık ara birinci olduğumuzu. 2000’lerde bu rakkam 710 idi. Sadece bu da değil 1941 den bu yana ülkemizdeki maden kazalarında ölenlerin sayısı 3 binin üzerine çıktığını. Son kaza bu konuda hala aynı noktada olduğumuzu ve önlem almakta geciktiğimizi gösteriyor. 1983 yılından bu yana 32 maden kazası yaşandığı gerçeği ile yüzleşin. Bunlardan biri de 2014 yılında Bartın’da yaşanan göçük kazasıdır.
Birilerinin bu acı gerçeği söyleme zamanı. Zaman acıyı paylaşma değil! Acıyı dindirme ve tekrar yaşanmasını önleme zamanı. Siyasiler hiç kusura bakmasın ama büyük hata yapıyorsunuz. Vazgeçin bu hataları tekrarlamaktan. Birkez olsun doğrusunu yapın. Hatanın ayak izleri yok olmadan işi uzmanlarına bırakıp çekilin o bölgeden.
Kurtuluşumuz, uzmanların ve bilim adamlarının elinde… Lütfen durdurun artık bu cinayetleri.
Sevgiyle kalın.