BEKLEME OTOBÜS İŞLEMEZ!

Bursa’da her durakta yazar Boşuna Bekleme Otobüs İşlemez (BBOİ). Bekleme, 7 ölümcül günahtan ikincisidir. En az hareket kadar yıkıcıdır. Yine de çoğunluk bekler. Sonra da yakınır! Hayat beklemekle geçiyor diye. Tam hareket etmeye yürümeye karar verdim İstanbul’a geldim. Bir de ne göreyim her durakta İneklik Etme Taksi Tut (İETT) yazıyor. Ankara bambaşka bir EGO yüklü.

Nereden çıktı bu kısaltmalar diye düşünüyorsunuz değil mi? Haydi yazının ilerleyen bölümüne kadar düşünmeye devam edin. Biz ana konumuzdan uzaklaşmadan anlatmaya devam edelim. Saatinde gelmeyen otobüsü beklemek. Duraktan çağırdığın taksinin gelmesini beklemek. Sonuç sadece gideceğin yere gecikmek midir? Yoksa hayattan kaçırdığın dakikaların hesabını yapmaya kalktığında günlerden haftalara, aylara ulaştığında hesaplamaktan vazgeçip oluruna bırakırsın.

Hayatımızdan çalıp götüren bu beklemeler, kapitalist düzenin de büyük düşmanıdır. Tüm işletmelerin en önemli kayıplarından biridir. En iyi planlanmış, yerleşimi özel ve özenle yapılmış yerlerde bile çalışandan alınan verim yüzde 65’i geçmez. Uluslararası büyük markalar bu ağır yükten kurtulabilmek ve sürdürülebilir büyüme için bu ölümcül günahtan kurtulmaya çalışırlar.

Yüzde 50’yi geçen firmalarda yaptığım gözlem eğitime ayırdıkları zaman yüzde 2’yi bulduğudur. Beklenti ile birlikte tabii ki! Beklenti de yüzde 3 şirketi geliştirmeye zaman ayırmalarıdır. Yüzde 40 ile 50 arasında çalışan verimliliğine sahip şirketlerde bu yük sadece 100 kişiden 30’unun üzerindedir.

Sürdürülebilir bir işletme için en ideal oran iş yerinde geçen çalışma zamanının yüzde 5 lik kısmının eğitim ile geçmesidir. Eğitim alan çalışanın zamanının yüzde 10 kısmını işini ve şirketi geliştirmeye ayırmasıdır. Böylece verimlilik yüzde 90’ın üstüne çıkacaktır. Eğitim vermeden çalışmasını beklemek, sebzeleri yan yana koyup türlü olmasını beklemeye benzer. Makina alırsın tam otomatik ama başına insan dikersin öyle canı sıkıla sıkıla baksın çalışan makinaya diye.

Beklemek büyük bir zaman kaybına yol açar. Beklemeyi tetikleyen 10 ana neden vardır.

  1. Endişelenmek – Yeterli değilmiyim acaba.
  2. Şikayet – Bana sunulan imkanlar ile ancak bu kadar. Zaten devletin işi bu. Çok sıcak yada soğuk.
  3. İzlemek – Aman bu onun işi benim değil.
  4. Fazla düşünmek – Aman tanrım düşünmek de mi zaman kaybı. Nasıl yani. Ne sandınız! Gereğinden fazla düşünmekte büyük bir zaman kaybıdır. Sadece zaman kaybı da değil üstelik sizi sonuçtan çok hızlıca uzaklaştırabilir.
  5. Erteleme – Yarın bakarız o işe…
  6. Başarısızlık korkusu – Ya yapamazsam, ya başaramazsam.
  7. Mükemmel olmaya çalışmak – En iyisini yapmalıyım. Ben en iyisini yapana kadar sizde bekleyin.
  8. İlham almayı beklemek – Bana saat 10:00 da ilham geliyor!
  9. İnsanların(diğer çalışanların) ne olduğunu önemsemek – Unutmayın hiç kimse sizden iyi o işi yapamaz!
  10. Aynı hatayı tekrarlamak – Bana göre en büyük bekleme günahı aslında bu. Hata yaptığını önce kabullen sonra önlem al kontrol et ve harekete geç.

Bekleme israfını 4 ana başlık altında inceleyip azaltabiliriz. Ama hepsinden önemlisi, eğitim ve iş geliştirmeyi unutmamalıyız.

İlk ana başlığımız ETKİ ;

5 eksenli iş modellemesinde hata yaptığımızın net göstergesidir. Yerleşimin hatalı olduğunu oluşturduğu etkiden net olarak görebiliriz. Uyumsuzluk en önemli bekleme kayıplarının başında gelir. Etki yi ölçmenin yolu ve çözümü 5 eksenli iş modellemesi ile yetkinliğin hesaplanmasıdır.

İkinci ana başlığımız DAVRANIŞ ;

Davranış yada diğer bilinen adı ile hareket. Her hareket bir sonraki süreç için

Üçüncü ana başlığımız VERİ ;

Doğru veriler bize doğru çalışmayı ve kayıplarımızı da gösterir.

Dördüncü ana başlığımız KARANLIK ;

Kök nedene ulaşabilmek için tüm karanlık noktaları belirlemeli, görülür hale getirmeli ve aydınlatmalıyız.

Bekleme günahından kurtulmanın yolu ESNEK ve SÜRDÜRÜLEBİLİR yönetim metodundan geçer. Yabancı kelimeleri çok fazla sevmiyorum. Sadece anadilimde o kelimenin karşılığı yoksa açıklayarak kullanıyorum. Bugünlerin havalı terimi mobility yani hareketlilik. Herkese tavsiyem bekleme günahını yok etmeden hareketlilik sağlayamazsınız!

Sevgiyle kalın.

Okan DİNÇ

Yorum bırakın