Dün Japonya basınında karşılaştığım bir haber üzerine bu yazıyı kaleme aldım. Bir yerde yaşananlardan sorumluluk hissettim ve en azından yazılarımı okuyanları bilgilendirmek bilinçlendirmek istedim. Haberi konusu, Kanada’ da yaşanan orman yangınları nedeniyle oluşan karbon salınımının Japonya’ nın bir yıllık karbon salınımından fazla olduğu idi. Önce şaşırdım, dikkatimden kaçtığı için kendime kızdım ve oturdum bilgilerimi tazeledim ve sizler için yazdım.
Ormanlar, doğanın en büyüleyici eserlerinden biridir. Her yaprağın, her dalın altında bir hayat saklıdır. Milyarlarca canlıya ev sahipliği yapan ve milyonlarca insanın geçim kaynağını sağlayan bu yeşil alanlardır. Aynı zamanda iklim dengesinin de en büyük koruyucularındandır. Ancak, ne yazık ki, ormanlar modern çağın en büyük tehditlerinden biri olan yangınların hedefi haline gelmiştir. Özellikle son 10 yılda, Türkiye ve çevre coğrafyalarda artan orman yangınları, sadece ağaçları değil, yaşamın kendisini tehdit etmektedir.
Yangınların Ardında Yatan Gerçekler
Bir yaz günü, Akdeniz kıyılarında bir köyde yaşayan Ahmet Amca’nın hayatı bir anda değişti. Ahmet Amca’nın zeytin ağaçlarıyla dolu bahçesi, birkaç kilometre uzakta başlayan bir orman yangınının alevleriyle kül oldu. Sadece birkaç saat içinde tüm emekleri, ailesinin geçim kaynağı ve yıllardır süregelen anıları, dumanın ardında kayboldu. Ahmet Amca yalnız değildi; 2021 yılında Türkiye’de çıkan yangınlar, 178.000 hektardan fazla orman alanını yok etti, binlerce insanı evsiz bıraktı ve doğal yaşamı geri dönüşü olmayan şekilde tahrip etti. Son 10 yılda, Türkiye’de ortalama 10.000 ila 20.000 hektar arasında orman alanı yangınlar nedeniyle yok oldu.
Bu yangınlar sadece ağaçları yok etmekle kalmadı; aynı zamanda bölgede yaşayan insanların ve hayvanların yaşam koşullarını da değiştirdi. Yangınlardan yükselen duman, zehirli kimyasallar ve mikro partiküller, havayı ve suyu kirleterek büyük bir sağlık tehdidi oluşturdu. Her bir orman yangını, atmosferdeki karbon emisyonlarını artırarak küresel iklim değişikliğini de hızlandırdı.
Orman yangınları, görünürde yalnızca ormandaki ağaçları yok ediyormuş gibi algılansa da aslında bu yangınların etkileri çok daha geniş bir yelpazeye yayılır. Ahmet Amca’nın köyünden daha öteye, büyük şehirlerin gökdelenlerine, tarım alanlarının bereketli topraklarına kadar uzanır. Orman yangınlarının iklim değişikliğine olan etkisinin yanı sıra, insan sağlığı, su kaynakları, tarım ve ekosistemler üzerindeki zararları da göz ardı edilmemelidir.
İnsan Sağlığı Üzerindeki Tehditler
Orman yangınları sırasında ortaya çıkan duman ve partiküller, özellikle solunum yolu hastalıklarını tetikler. Astım, bronşit ve KOAH gibi hastalıkların yanı sıra, yangınlardan yayılan dumanın uzun süre solunması, akciğer kanseri ve diğer solunum yolu kanserlerine yakalanma riskini artırır. 2019’da çıkan büyük yangınlar sırasında yapılan araştırmalar, yangın dumanına maruz kalan insanların kalp krizi ve inme gibi kardiyovasküler hastalıklar açısından da daha yüksek risk taşıdığını ortaya koymuştur.
Su Kaynaklarının Kirlenmesi ve Azalması
Orman yangınları, su döngüsünde ciddi bozulmalara neden olabilir. Ormanlar, yağışları emer ve yeraltı su kaynaklarını besler. Yangınlar, bu doğal döngüyü bozarak su tutma kapasitesini azaltır ve içme suyu kaynaklarını tehlikeye atar. Yangın sonrası, toprak kaymaları ve erozyon artışı nedeniyle nehirler ve göller daha fazla çöküntü ve kirletici maddeyle dolar. Bu durum, suyun kalitesini düşürerek ciddi sağlık problemlerine yol açabilir.
Tarım ve Gıda Güvenliği Üzerindeki Etkiler
Ahmet Amca gibi birçok çiftçi, yangınların etkilerini doğrudan yaşar. Yangın dumanı, tarım alanlarına ulaştığında, mahsuller kimyasallarla kirlenir ve bu da gıda güvenliği sorunlarına yol açar. Yangının toprağın verimliliğini düşürmesi, tarımda uzun vadeli verim kayıplarına neden olabilir. Bu, sadece köylüleri değil, şehirlerde yaşayan ve bu ürünlere bağımlı olan insanları da etkiler.
Ekosistem ve Biyolojik Çeşitlilik Kaybı
Orman yangınları, biyolojik çeşitlilik üzerinde de büyük bir tehdit oluşturur. Türkiye’nin özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinde bulunan ormanları, dünya üzerindeki endemik türlerin büyük bir kısmına ev sahipliği yapar. Ancak, bu yangınlar, bu türlerin habitatlarını yok eder ve geri dönüşü olmayan ekosistem kayıplarına yol açar. Yangınlardan sonra ormanın eski haline dönmesi on yıllar alabilir ve bazı durumlarda bu geri dönüş imkânsız hale gelir.
Yangınlarla Mücadelede Modern Teknolojinin Rolü
Orman yangınlarının yıkıcı etkileri göz önüne alındığında, bu yangınlarla mücadele için hem yerel hem de küresel ölçekte daha etkili yöntemlerin benimsenmesi gerektiği açıktır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, orman yangınlarını önlemek ve erken müdahale etmek için kullanılan yöntemler de önemli ölçüde gelişmiştir.
Dronlar ile Orman GözetimiYangınları erkenden tespit etmek ve hızlı müdahale sağlamak için dronlar son yıllarda oldukça etkili bir araç haline gelmiştir. Gelişmiş kameralar ve termal sensörlerle donatılmış dronlar, yangınların başlamadan önceki sıcak noktalarını ve potansiyel risk alanlarını belirleyebilir. 2022’de Türkiye’de dronlarla yapılan bir deneme sırasında, yangın başlangıçları çok daha erken tespit edilmiş ve müdahale süresi yüzde 30 oranında azaltılmıştır. Bu tür teknolojiler, özellikle geniş orman alanlarını izlemek ve erişimi zor bölgelerde yangınları kontrol altına almak için kullanılır.
Yangın Algılama Sensörlerinin GücüModern yangın algılama sensörleri, özellikle orman yangınlarının başlangıç evrelerinde tespiti için hayati öneme sahiptir. Bu sensörler, orman içlerine yerleştirilerek dumanı, sıcaklığı ve hatta nem seviyelerindeki değişiklikleri algılayabilir. Bu sistemler, yangın riskini erkenden haber vererek müdahale ekiplerinin hızlı bir şekilde olay yerine ulaşmasını sağlar. Örneğin, İsrail’de kullanılan ileri teknoloji yangın algılama sistemleri, son yıllarda çıkan yangınların yüzde 80’inin büyümeden kontrol altına alınmasına yardımcı olmuştur.
Seyir Kuleleri ve Yangın İzleme SistemleriTürkiye’de orman yangınlarıyla mücadelede kullanılan geleneksel yöntemlerden biri de seyir kuleleridir. Ancak bu kuleler, modern teknolojiyle donatıldığında çok daha etkili hale gelmektedir. Gelişmiş kameralar, termal görüntüleme cihazları ve otomatik alarm sistemleri ile donatılmış bu kuleler, yangınları erken tespit etme ve hızlı müdahale etme konusunda büyük avantaj sağlar. İspanya ve Portekiz gibi ülkelerde uygulanan bu sistemler, yangınların erken tespitinde büyük başarı sağlamıştır.
Son 10 Yılda Bu Coğrafyada Orman Yangınlarının Verdiği Zararlar
Son 10 yıl içinde, Türkiye ve çevre ülkelerde çıkan orman yangınları, yüz binlerce hektar ormanlık alanı yok etti. 2021 yılı, Türkiye için yangınların en yoğun yaşandığı yıllardan biri oldu. Bu yıl, sadece Türkiye’de 178.000 hektardan fazla orman yandı. Yüzlerce köy ve kasaba bu yangınlardan doğrudan etkilendi, binlerce insan tahliye edildi ve birçok kişi evsiz kaldı. Yangınların yoğunluğu, insan müdahalesinin zorlaştığı ve doğal yaşamın tahrip olduğu alanlarda büyük bir yıkıma yol açtı. Sadece ağaçlar değil, aynı zamanda binlerce hayvan, ekosistem ve biyolojik çeşitlilik de zarar gördü.
Alınması Gereken Temel Önlemler ve Örnekler
Orman yangınlarının önlenmesi ve etkilerinin azaltılması için alınabilecek önlemler hem yerel yönetimlerin hem de bireylerin sorumluluğundadır. İşte bu alanda atılması gereken temel adımlar:
Erken Uyarı ve Önleme Sistemlerinin Geliştirilmesi: Dronlar, yangın algılama sensörleri ve seyir kuleleri gibi teknolojilerin kullanımı artırılmalıdır. Özellikle yüksek riskli bölgelerde bu tür teknolojilere yatırım yapılmalıdır.
Halkın Bilinçlendirilmesi: Yangınların büyük bir kısmı insan hatası veya ihmalden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, yangın sezonlarında halka yönelik eğitim kampanyaları ve bilgilendirici çalışmalar yapılmalıdır.
Orman Yönetimi ve Bakım Çalışmaları: Orman altı temizliği, yangına dayanıklı bitki örtüsü kullanımı ve yangın yollarının oluşturulması gibi orman bakım çalışmaları artırılmalıdır. Özellikle Avustralya’da uygulanan kontrollü yanma teknikleri, yangın riskini azaltmada başarılı bir yöntem olarak öne çıkmaktadır.
Yerel Yönetimlerle İş Birliği: Yerel yönetimler, yangınla mücadele ekiplerini eğitmek ve donatmak için daha fazla kaynak ayırmalıdır. Ayrıca, uluslararası işbirliği ve deneyim paylaşımı ile yangınla mücadele kapasiteleri artırılabilir.
Orman yangınları, Ahmet Amca’nın kaybettiği zeytin bahçesinden, küresel iklim değişikliğine kadar uzanan bir yelpazede hayatımızı tehdit eden büyük bir problemdir. Ancak bu sorunla başa çıkmak için teknoloji ve bilinçlenme birleştiğinde, bu tehdidin önüne geçmek mümkündür. Ormanlar, sadece bir ülkenin değil, tüm insanlığın ortak mirasıdır. Onları korumak, doğayla uyum içinde bir gelecek inşa etmenin ilk adımıdır. Teknoloji, eğitim ve işbirliği ile bu mirası gelecek nesillere aktarabiliriz.
Ormanların korunması, yalnızca ekosistemi değil, insan hayatını ve medeniyeti de korumak anlamına gelir. Alevlerin ardındaki bu gerçeği anlamak ve gerekli adımları atmak, herkesin ortak sorumluluğudur.
Tesekkurler katki icin