Geçen hafta Havva Aslanoba Meslek Lisesinde birbirinden kıymetli 30 eğitimci arkadaşımla birlikte çok keyifli 5 gün geçirdik. Ben onlara TOYOTA tarzı yalın üretimi anlatırken onlardan öğrendiklerimi sizler için hikayeleştirdim. Yazdıklarım ve sizinle paylaştıklarım da birlikte öğrendiklerimiz.
Meslek lisesinde okuyan bir öğrenci olmak kolay değil, biliyorum. Okul biter bitmez iş dünyasına atılmak, bir yandan staj, bir yandan sınavlar, diğer yandan “Bu işi gerçekten yapmak istiyor muyum?” sorusuyla boğuşmak… Kafanızda birçok soru var, belki de birçoğunun cevabını bulamıyorsunuz. Ama merak etmeyin, bu belirsizlikleri gidermek ve sizi biraz rahatlatmak için buradayım. Size, dünyanın en büyük otomobil üreticilerinden biri olan Toyota’nın kullandığı bazı teknikleri anlatacağım. Ama öyle karmaşık terimlerle değil, hikayelerle, örneklerle, tam sizin anlayacağınız şekilde.
Şimdi düşünün, bir atölyedesiniz. Her şey dağınık, aradığınız aletleri bulamıyorsunuz, işler aksıyor ve herkes şikayetçi. Bu durumda yapılması gereken ilk şey ne olurdu? Herhalde etrafı bir toparlamak, değil mi? İşte tam burada Toyota’nın 5S dediği bir yöntem devreye giriyor. Bu yöntemin adını duyduğunuzda belki aklınıza karmaşık bir şey gelebilir, ama aslında gayet basit. 5S; ayıklama, düzenleme, temizleme, standartlaştırma ve disiplin kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor.
Geçen yıl staj yapan bir arkadaşım olan Ayşe’nin hikayesini anlatayım. Ayşe, bir otomotiv atölyesinde çalışıyordu ve sürekli olarak anahtar, pense gibi aletleri kaybediyordu. İş arkadaşları onunla dalga geçmeye başlamıştı: “Ayşe, yine mi kaybettin?” Ayşe de bu duruma çok sinirleniyordu, ama bir çözüm bulamıyordu. Bir gün danışmanı ona 5S yöntemini anlattı. İlk iş olarak, kullanılmayan, eski, işe yaramayan tüm aletleri ayıkladılar. Ardından, kalan aletleri etiketlediler ve düzenli bir şekilde yerleştirdiler. Atölye tertemiz oldu ve işler daha hızlı yürümeye başladı. Ama en önemlisi, Ayşe kendine olan güvenini geri kazandı. Artık hiç kimse onun için “dağınık Ayşe” diyemezdi. Bu süreç, sadece atölyeyi değil, Ayşe’nin zihnini de düzenlemişti.
Peki, diyelim ki bir problemle karşılaştınız. Örneğin, makinede bir arıza var ve üretim durdu. Ne yapacaksınız? İşte burada devreye A3 raporlama felsefesi giriyor. A3 raporu aslında bir çözüm planıdır ve problemi adım adım çözmenize yardımcı olur. Bunu daha iyi anlatabilmek için Cem’in hikayesini dinleyin. Cem, fabrikada çalışan bir stajyerdi ve sürekli arıza yapan bir motor yüzünden başı dertteydi. Motor her arıza yaptığında, üretim duruyor ve herkes Cem’e kızıyordu. Cem de artık bir çözüm bulması gerektiğini biliyordu. Danışmanının önerisiyle bir A3 raporu hazırlamaya karar verdi.
Önce problemi tanımladı: “Motor sık sık arızalanıyor ve üretim aksıyor.” Sonra motorun neden arızalandığını araştırmaya başladı. Fark etti ki motor, belirli saatlerde fazla ısınıyordu. Bu sorunun kök nedenini bulmak için 5 Neden tekniğini kullandı. “Neden motor ısınıyor?” diye sordu. Çünkü yeterince yağlanmıyordu. Peki, neden yağlanmıyordu? Çünkü bakım prosedürü uygulanmıyordu. Neden uygulanmıyordu? Çünkü prosedür güncel değildi. Cem, bu analiz sonucunda yeni bir bakım takvimi oluşturdu ve problem çözüldü. Bu raporu hazırlamak, sadece problemi çözmekle kalmadı; Cem’in sistematik düşünme becerisini de geliştirdi. Artık herkes ona hayranlıkla bakıyordu.
Hataları tespit etmek ve analiz etmek de öğrencilere iş hayatında büyük avantaj sağlar. Ali’nin hikayesi bu konuda size ilham verebilir. Ali, bir otomotiv atölyesinde staj yaparken fren sisteminde bir sorun fark etti. Fren balataları çok hızlı aşınıyordu ve bu durum müşteri şikayetlerine yol açıyordu. Ali, 5 Neden analizini kullanarak problemi çözmeye karar verdi. Önce “Neden fren balataları aşınıyor?” diye sordu. Çünkü yanlış montaj yapılmıştı. Neden yanlış montaj yapılmıştı? Çünkü montaj talimatları güncel değildi. Neden güncel değildi? Çünkü kontrol prosedürü yoktu. Ali, yeni bir kontrol prosedürü oluşturulmasını önerdi ve bu sayede aynı hata bir daha tekrarlanmadı.
Şimdi biraz da güvenlikten bahsedelim. Tehlikeleri önceden öngörebilmek ve bu riskleri yönetebilmek, bir teknisyen için hayati öneme sahiptir. Eda’nın hikayesi burada devreye giriyor. Eda, staj yaptığı fabrikada bir makinenin etrafında sürekli tehlike işaretleri olduğunu fark etti. Bu işaretler, makinayı kullanan işçilerin dikkatsizliği nedeniyle konulmuştu. Eda, danışmanının yardımıyla bir FMEA analizi yaptı. Bu analizde, makinenin hatalı kullanımının ne tür riskler doğurabileceğini ve bu risklerin nasıl azaltılabileceğini değerlendirdi. Çalışanlara makinenin doğru kullanımı konusunda eğitim verildi ve güvenlik işaretleri güncellendi. Bu analiz, Eda’nın güvenlik konusundaki farkındalığını artırdı ve olası kazaların önüne geçti.
Son olarak, Yamazumi tekniğinden bahsedelim. Yamazumi, işleri dengeli bir şekilde yapmanızı sağlayan bir araçtır. Mustafa’nın hikayesi bu konuda güzel bir örnek. Mustafa, staj yaptığı fabrikada bazı işlerin çok yoğun, bazılarının ise çok hafif olduğunu fark etti. Bu durum çalışanların moralini bozuyordu. Mustafa, bir Yamazumi tablosu hazırlayarak işleri dengeli hale getirdi. Bu sayede işler daha verimli yürüdü ve çalışanlar daha motive oldu. Fabrika müdürü bile Mustafa’nın bu çözümüne hayran kaldı ve onu ödüllendirdi.
Gördüğünüz gibi, bu teknikler karmaşık gibi görünse de aslında çok basit ve etkili yöntemlerdir. Bu yöntemleri öğrenmek, sizi sadece bir teknisyen değil, aynı zamanda bir problem çözücü yapar. Unutmayın, bilgi önemlidir, ama doğru düşünme ve analiz etme becerisi, sizi diğerlerinden ayıran şey olacaktır. Bu yazıyı okuduktan sonra, artık siz de iş hayatına bir adım önde başlayabilir ve karşılaşacağınız belirsizlikleri daha kolay aşabilirsiniz. Sizi parlak bir gelecek bekliyor, yeter ki bu teknikleri uygulamaktan çekinmeyin.