Veri Varsa Güven Var mı?
TPM panosuna bakıyoruz:
• Arıza süresi: 0
• Duruş: 0
• Kayıp: 0
• OEE: %94
Ama sahaya çıkıyoruz:
• Operatör makineyi elle çalıştırıyor,
• Arıza bildirilmemiş ama üretim durmuş,
• Bakımcı “not almayı unuttuk” diyor,
• Kimse bu veriye güvenmiyor.
İşte burada sorulması gereken soru şu:
Veri doğruysa neden sistem işlemiyor?
Yok eğer işlemiyorsa, neden veriye bu kadar güveniyoruz?
Gerçek ile rapor arasında fark varsa, güven yoktur.
Ve güven yoksa, hiçbir veri anlamlı değildir.
TPM ve Yalın Bakım: Temelde Ne Vardır?
Total Productive Maintenance (TPM), üretim kayıplarını azaltmak için geliştirilmiş bir sistemdir.
Ama asıl işin özü şu:
Makineye güvenilirlik kazandırmak.
Her seferinde, aynı işi, aynı şekilde yapabilmesini sağlamak.
Bu da veriye dayanır:
• Ne zaman arıza oldu?
• Ne kadar sürdü?
• Ne sıklıkla tekrar etti?
• Sebep neydi?
Ama bu veriler doğru toplanmazsa, yapılan her analiz boşa gider.
Ve o noktada TPM, bir panodan ibaret kalır.
Algı ile Gerçek Arasındaki Fark Nerede Başlıyor?
- Bildirim yapılmayan arızalar:
Operatör üretimi durduruyor ama duruş girişi yapmıyor.
Çünkü ya sistem zor, ya “beni suçlarlar” korkusu var.
Sonuç: sistemde arıza görünmüyor ama makine durmuş. - Tahminle yazılan süreler:
Duruş süresi ölçülmüyor, “yaklaşık 5 dakika” yazılıyor.
Ama o 5 dakika aslında 17 dakika.
Algı başka, gerçek başka. - Manuel müdahaleler:
Otomatik sistem yerine elle çalıştırma, arızayı gizliyor.
“Makine çalışıyor” gibi görünse de aslında süreç sağlıksız. - Veriyi düzeltme refleksi:
KPI tutmadığında, veriyi “ince ayarlama” eğilimi.
Çünkü rakam kötü görünmesin isteniyor.
Ama artık veri değil, ilüzyon izliyoruz.
Güvenilir Veri Nasıl Olur?
Veri güvenilir olmalı.
Ama bu, sadece yazılım değil, davranış kültürü meselesidir.
Güvenilir veri için 4 temel unsur gerekir:
- Kayıt kolaylığı:
Sistem kullanımı zor ise kimse veri girmez.
Zor olan yapılmaz.
O yüzden veri giriş süreçleri yalın olmalı. - Cezasız kültür:
“Arıza bildirirsem fırça yerim” duygusu varsa, veri saklanır.
O yüzden sistem, hatayı değil, şeffaflığı ödüllendirmeli. - Saha çapraz kontrolü:
Sadece ekrana bakma, sahaya git.
Kaizen toplantısında anlatılanla sahada görülen aynı mı?
Gemba yürüyüşü, verinin sağlamasıdır. - Aksiyon takibi:
Veriye dayalı aksiyon varsa sistem oturur.
Eğer veri giriliyor ama hiçbir şey değişmiyorsa, insanlar veri girmeyi bırakır.
Yani verinin sayfada değil, hayatta karşılığı olmalı.
OEE ve Gerçeklik: Sayılarla Kendimizi Kandırmak
OEE %92 gösteriyor ama ürün kalitesiz.
OEE %95 ama planlanan üretim bitmemiş.
Peki bu sayı bize ne anlatıyor?
Cevap şu:
KPI, gerçeği anlatmaz.
KPI, sadece sistemin neye önem verdiğini gösterir.
O yüzden sayılarla konuşurken, onların arkasındaki gerçeği anlamak gerekir. Ben OEE sevmem. Tıpkı büyük büyük laf edenleri sevmediğim gibi.
Ve bu ancak sahaya çıkınca, insanı dinleyince, sürece dokununca anlaşılır.
Gerçeklik Kayıtta Değil, Sahadadır
Veri kıymetlidir ama kutsal değildir.
Rakam, anlamlıdır ama yeterli değildir.
Sistem, kağıt üzerinde değil, uygulamada kendini gösterir.
Bu yüzden yalın düşünce şunu söyler:
“Eğer veriyle gerçek uyuşmuyorsa, önce veriye değil, ilişkilere bak.”
Çünkü bazen sorun sistemde değil, o sistemi besleyen alışkanlıklardadır.
Ve yalınlık; sadece sistem değil, kültür değişimi demektir.