SENI ÖLDÜRMEYEN ŞEY, SENI GÜÇLENDIRIR

19 MAYIS’A GIDEN YOLDA BIR DIRENIŞIN ANATOMISI

Bugün Pazar.
Herkes biraz yavaş, biraz suskun. Ama içimde ne varsa susmuyor. Yarın 19 Mayıs.
Ve içimde o günü karşılamaya hazır, haykırmak isteyen bir ses var:

“Seni öldürmeyen şey, seni güçlendirir.”

Bu söz, sadece bireysel bir direnç göstergesi değil.
Bu, aynı zamanda bir milletin, bir liderin, bir dirilişin tarihi özeti.

Mustafa Kemal Atatürk’ün 1919’da Samsun’a attığı adım, bugüne kolay gelmedi.
Zaferin arkasında geri çevrilmiş kapılar, ihanete uğramış inançlar, ölümle sınanmış kararlılıklar vardı.

İşte o üç kırılma anı:
Atatürk’ü yıkamadılar. Çünkü onu öldürmeyen her şey, onu daha da güçlendirdi.

1. Çanakkale’de Ölümle Burun Buruna: “Ben Size Taarruzu Değil, Ölmeyi Emrediyorum”

1915 Çanakkale Cephesi.
Genç bir komutan: Mustafa Kemal.
Üst rütbeli değil, genelkurmayda kahraman sayılmıyor o günlerde. Ama tarih o anda yazılıyor.

Conkbayırı’nda askerleri dağılmışken, cephane azalmışken, karşısındaki İngiliz birlikleri yüklenirken söylediği şu söz, onun gövdesiyle tarihe attığı imzadır:

“Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum.”

Bu sadece bir askeri emir değil; bu bir kararlılık manifestosudur.
Orada ölmeyen her asker, bir direnişin taşıyıcısı oldu.
Ve Atatürk, kendi ölümünü göze alarak ölümsüzleşti.

2. İstanbul’da Takip ve Tehdit: “Beni Tutuklamaya Kalkışanlar Olacak, Ama Durmayacağım”

Mondros Mütarekesi’nden sonra İstanbul işgal altında.
Mustafa Kemal artık saray için bir tehdit.
İngilizler ve işbirlikçileri onu göz hapsine alıyor.
Ama o, teslim bayrağı çekmiyor.
Aksine, tüm riskleri göze alarak Samsun’a çıkmak üzere yola çıkıyor.

Bu dönemde hakkında tutuklama emri çıkarılıyor, ajanlar peşine düşüyor.
Ama o diyor ki:

“Milletin istiklâlini yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır.”

Sürgün tehdidi, ihanet, ölüm—hiçbiri onu yıldırmıyor.
Çünkü inandığı şey, yaşadığı korkudan büyüktü.

3. Kongrelerde Yalnızlık ve Direniş: “Bir Şartla: Sine-i Millete Dönmek İçin!”

Erzurum ve Sivas Kongreleri.
Anadolu karışık, herkes bir başka merkezden medet umuyor.
Mustafa Kemal Paşa, padişahın memuru iken istifa ediyor.
Yetkilerini bırakıyor.
Rütbelerini söküyor.
Çünkü milletin içinde bir nefer olmak, sarayın memuru olmaktan onurludur.

Orada yalnız kalıyor.
Ama o yalnızlık bile onu yıldıramıyor.
Çünkü arkasına emirleri değil, milletin iradesini alıyor.
Ve o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.

Ve 19 Mayıs: Dirilişin Adı

Bütün bu olaylar bir tek güne evriliyor:
19 Mayıs 1919
Samsun.
Ve ardından gelen Kurtuluş.
Sonra Cumhuriyet.
Ve o söz, adeta Atatürk’ün hayatıyla birleşiyor:

Seni öldürmeyen şey, seni güçlendirir.

Bu bayram, sadece gençliğe değil,
her düşünceye zincir vurulmuş insana,
her umudu bastırılmaya çalışılan kalbe,
her susmaya zorlanan sese
bir çağrıdır.

Kalk.
Diren.
Çünkü hala buradasın.
Ve hala içindeki şeyler, seni öldürmediyse,
artık seni daha güçlü yapıyor.

Yorum bırakın