SATIŞIN ANATOMİSİ

Lüks üretim sistemlerinin kişi başına düşen satış gelirleri etkileyici. Üretim az, ama kazanç neredeyse astronomik. İlk bakışta denge yerli yerinde gibi görünüyor. Ama bir veri analisti için… bu kadar kusursuzluk, tam tersine soru işaretleri doğurur.

Derya Karaca. 34 yaşında.
Londra’da yaşayan kıdemli finansal analist. Bağımsız bir araştırma kuruluşunda çalışıyor. Soğukkanlı ve detaylara takıntılı biri. Eskiden dev şirketlerin kalbinde çalışıyordu. Ama bazı şeyler vardı ki… içerde kalınca görmezden gelinemezdi. Ayrıldı. Şimdi uzaktan bakıyor ama çok daha net görüyor.

Haziran 2025.

Açık kaynak veriler üzerinden analiz yaparken, lüks üretim bölgesine dair bir veri seti dikkatini çekti. Rakamlar kusursuzdu. Belki biraz fazla.

“Kişi başına 118.000 dolar? Ayda? Net gelir mi bu? Böyle düz çizgi gibi veri… doğada olmaz.”

Ekrandaki tablo, her çalışanın ayda sadece 0,22 birim üretim yaptığını ama buna rağmen üst düzey üretim kolonilerinin iki katı gelir yarattığını söylüyordu. Beş aydır bu oran hiç kıpırdamamıştı.

“Ya bu bir simülasyon… ya da biri gerçekliği kusursuzca simüle etti.”

Kahvesinden bir yudum aldı. Ekranı bir daha taradı. Kaynaklar güvenilir: finansal raporlar, resmi belgeler, halka açık bilançolar. Ama rakamlar, insan eli değmiş gibi “fazla pürüzsüz”dü.

Gerçek veri böyle olmazdı. Gürültü olurdu. Hata, sapma, beklenmeyen kırılmalar…

Ama burada sessizlik vardı. Belki de biri sessizliği özellikle sağlamıştı.

Yıllar önce benzer bir tabloyu sessizce geçmişti. Şimdi içinden bir ses “Bu kez görmezden gelme,” diyordu.

“Eğer sadece hesaplama hatasıysa, geçer gider. Ama değilse… burada biri oynuyor.”

Belki dış kaynak iş gücü sisteme dahil ediliyordu. Belki bazı çalışanlar aslında hiç üretim yapmıyor ama kağıt üzerinde aktif görünüyordu.

Gece olunca daha derinlere indi. Vergi cennetlerinden gelen belgeler. Tedarik zinciri analizleri. Ve en ilginci: anonim bir forumda, eski bir çalışan tarafından bırakılmış, zeka dolu ama soğuk bir mesaj:

“Burada sadece ürün değil, sayı da tasarlanır. Kusursuzluğu satıyoruz. Gerçeği süslemek pahasına bile olsa…”

Ekrana uzun süre baktı. Düşünceler birbiriyle çarpışıyordu.

“Ya bu sadece bir sistem değilse?”
“Ya değer dediğimiz şey… baştan kusurluysa?”

Sabah olduğunda sistem erişimi kesilmişti. Mail kutusunda bir uyarı:

“Yaptığınız veri sorguları kurum politikamızla örtüşmemektedir. Yönetim kurulu tarafından izleniyorsunuz.”

Ve posta kutusunda zarfsız, elle yazılmış bir not:

“Satışın anatomisini inceliyorsun. Ama bazen kadavra canlı çıkar. Ve konuşur.”

Yorum bırakın