MARELLİ İFLASI VE MAKO ÜZERİNDEKİ ETKİLER

Hazırlayan: Okan Dinc – Haziran 2025

1. Marelli Holding’in İflası ve Otomotiv Yan Sanayiye Etkileri

Haziran 2025 itibarıyla Japonya merkezli otomotiv yan sanayi tedarikçisi Marelli Corp, ABD Delaware eyaletinde Chapter 11 iflas koruma başvurusunda bulunarak yeniden yapılanma sürecine girmiştir (Kaynak: reuters.com). KKR tarafından finanse edilen şirket, bu süreçte yaklaşık 1,1 milyar dolarlık ek fon sağlamış; alacaklılarının %80’inin onayını alarak yeniden yapılandırma planını yürürlüğe koymuştur.

Marelli yönetimi, operasyonların bu süreçten etkilenmeden sürdürüleceğini ve teminatsız borçların silineceğini açıklamıştır. Ancak, yaklaşık 4,9 milyar dolarlık borç yükü bulunan şirketin içinde bulunduğu bu durum, özellikle ithalata dayalı iş modelini olumsuz etkilemiş ve küresel ticaret savaşları ile birlikte likidite üzerinde ciddi baskı yaratmıştır (Kaynak: bloomberg.com).

Almanya’da 2024 yılı içerisinde yaşanan iflasların %16’sının otomotiv yan sanayi firmalarına ait olması, sektör genelindeki kırılganlığı ortaya koymaktadır. Konuya ilişkin bir otomotiv yöneticisinin ifadesiyle:

“Tedarikçi krizleri, tüm değer zincirini riske atar; tedarikçilerin iflası OEM üretimini doğrudan durma noktasına getirir.”

Dolayısıyla, Marelli gibi büyük bir küresel oyuncunun iflas sürecine girmesi, yan sanayide üretim sürekliliği açısından ciddi belirsizlikler yaratmaktadır.


2. MAKO Özelinde Olası Risklerin Değerlendirilmesi

MAKO (Marelli Mako Turkey Elektrik San. ve Tic. A.Ş.), Magneti Marelli ve Koç Holding ortaklığında Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulup faaliyet göstermekte olup, otomotiv sektörüne yönelik aydınlatma ve elektromekanik ürünlerin üretimini gerçekleştirmektedir (Kaynak: hurriyet.com.tr). Bugun Koç Holding hissesi bulunmamaktadir. Yaklaşık 1.350 çalışanı bulunan MAKO, Ferrari, BMW, Mercedes ve Honda gibi üst segment markalara da geçmişte üretim yapmış köklü bir kuruluştur.

2007 yılında yıllık 230 milyon dolarlık ciro gerçekleştiren şirket, bu gelirin dörtte birini ihracattan elde etmiştir. Dolayısıyla MAKO’nun üretim hacmi, doğrudan otomotiv sektöründeki talep dinamiklerine bağlıdır. Marelli’nin iflası, MAKO açısından aşağıdaki riskleri beraberinde getirmektedir:

a) Tedarik Zinciri Aksaklıkları

Marelli’nin küresel tedarik yapısında oluşabilecek kesintiler, MAKO üretim hattında duruşlara neden olabilir. Kritik parçaların yurtdışından sağlandığı durumlarda, tedarik zinciri darboğazları üretim sürekliliğini tehlikeye atmaktadır.

b) Sipariş İptalleri

Ana sanayi müşterilerinden gelen taleplerin azalması veya ertelenmesi, MAKO’nun cirosunu ciddi biçimde etkileyebilir. Şirketin geçmişte Fiat/Tofaş, Ford Otosan ve Stellantis markaları gibi büyük üreticilere hizmet verdiği göz önünde bulundurulduğunda, bu risk somut bir tehdittir. Ancak bazı müşteriler (örneğin Nissan), Marelli ile çalışmaya devam edeceklerini beyan etmişlerdir.

c) Mali İstikrarsızlık

Marelli’nin borç yükü ve finansal kırılganlığı, MAKO’ya aktarılabilecek olası finansal sıkıntılar anlamına gelmektedir. Kısa vadede sağlanan 1,1 milyar dolarlık ek fon pozitif etki yaratsa da, uzun vadeli likidite baskıları yatırım kararlarını ve nakit akışını olumsuz etkileyebilir.

d) İstihdam Üzerindeki Etkiler

Üretim kapasitesindeki olası daralma, işgücü ihtiyacını da azaltabilir. Şirket, iflas sürecinde çalışan maaşlarının ödeneceğini taahhüt etmiş olsa da, üretimin uzun süre sekteye uğraması durumunda işten çıkarmalar veya kısa çalışma uygulamaları gündeme gelebilir.


3. Reverse FMEA Yöntemiyle Risk Analizi

Hata TürüNedenEtkilerMevcut KontrollerÖnerilen İyileştirmeler
Tedarik Zinciri KesintisiMarelli’nin iflası, küresel tedarik sorunlarıÜretim duruşları, teslimat gecikmeleri1,1 milyar $ likidite, malzeme stokuAlternatif tedarikçilerle anlaşmalar, stok artırımı
Sipariş KaybıOEM talep daralmasıCiro düşüşü, kapasite kullanımı azalmasıUzun vadeli müşteri sözleşmeleriYeni pazarlar, müşteri çeşitlendirmesi
Mali YetersizlikMarelli’nin borçluluğu ve finansman zorluklarıNakit akışı bozulması, yatırım duraksamasıYeniden yapılandırma planıMaliyet yönetimi, borç yapılandırması, kur riski yönetimi
İstihdam KaybıÜretim daralmasıİşten çıkarmalar, deneyim kaybıÜcret garantileri, sendika diyaloğuEsnek çalışma modelleri, çalışan çok yönlülüğü

4. MAKO’nun Sürdürülebilirliği İçin Stratejik ve Operasyonel Önlemler

4.1. Tedarik Zinciri Dayanıklılığı

  • Kritik malzemeler için ikincil tedarikçiler belirlenmeli.
  • Güvenlik stoğu seviyeleri artırılmalı.
  • Yerel tedarik alternatifleri değerlendirilmeli.
  • Talep tahmin süreçleri ve stok yönetimi yeniden yapılandırılmalıdır.

4.2. Teknoloji ve Ürün Çeşitlendirmesi

  • Ar-Ge ve otomasyon yatırımları sürdürülmeli.
  • Ürün portföyü LED aydınlatma, sensör, elektrikli araç bileşenleri gibi yüksek teknolojili ürünlerle genişletilmelidir (strategyand.pwc.com).

4.3. Operasyonel Verimlilik

  • Yalın üretim ve sürekli iyileştirme süreçleri ile maliyetler optimize edilmeli.
  • Türkiye’nin işçilik avantajı, verimlilikle birleştirilerek rekabet gücü artırılmalıdır.

4.4. Pazar Geliştirme ve Ortaklıklar

  • Yeni müşteri ve pazar arayışlarına ağırlık verilmeli.
  • Teknoloji firmalarıyla stratejik iş birlikleri kurulmalı.
  • Mevcut OEM ilişkileri derinleştirilerek ihracat olanakları artırılmalıdır.

4.5. Finansal Yönetim ve Risk Stratejileri

  • Kur riski yönetimi ve nakit rezerv planlaması yapılmalı.
  • Gerekli durumlarda yerel finansal kuruluşlardan kredi ya da hibe desteği araştırılmalı.

4.6. İK ve Çalışan Stratejileri

  • Esnek çalışma modelleri geliştirilmeli.
  • Çapraz eğitimlerle iş gücü çok yönlü hale getirilmelidir.
  • Çalışanlar süreç hakkında bilgilendirilerek motivasyon korunmalıdır.

Sonuç

Marelli’nin iflas süreci, MAKO açısından önemli riskler doğursa da; doğru stratejik ve operasyonel adımlarla bu süreç hem kısa vadeli zararın sınırlandırılması hem de uzun vadeli dayanıklılık açısından bir dönüşüm fırsatına çevrilebilir. MAKO’nun Ar-Ge yatırımları, güçlü iş gücü ve köklü müşteri ilişkileri bu dönemde en büyük avantajlarıdır. Yukarıda belirtilen iyileştirme önerileri, şirketin kriz yönetim kapasitesini artırarak sürdürülebilir büyümeye olanak sağlayacaktır.

Yorum bırakın