Kahramanlar Ormanı’nda Bir Kıpırtı
Sabah, Kahramanlar Ormanı’na bir başka doğdu.
Güneş her zamanki gibi tepelerden süzülse de, ışığı bu defa biraz daha titrekti.
Sanki orman, henüz açıklanmamış bir sırrı gizliyordu.
İlk hisseden Gri Kedi oldu.
Toprağın üstünde değil, altında bir şeyler kımıldıyordu sanki.
Dikenli otların arasında yürüyen Kirpi, her zamankinden fazla diken dikmişti.
“Bir şey olacak… ama ne?” dedi içinden.
Fısıltı Yayılıyor
İlk haberi veren: Tavşan.
Bir ağacın tepesinden bağırdı:
“Festival geliyor!”
Herkes şaşkındı. Çünkü ormanda resmi bir duyuru sistemi yoktu.
Ama bu sefer gerek de yoktu.
Heyecan, havaya sinmişti.
Kaplumbağa, duyunca yavaşça başını kaldırdı:
“Demek yine zamanı geldi…”
Karga, gökyüzünde birkaç daire çizdi ve sonra çantasından uçan kağıtları bırakmaya başladı.
Üzerinde sadece bir cümle yazıyordu:
“Hazır mısın? Bu festival, anlatmak için değil, yaşamak için…”
Herkesin Görevi Var
Ormanda kural şuydu: Festival sadece izlenmez, hazırlanır.
Her canlının görevi vardır.
· Kirpi, “Dikenli Alan”a güvenlik çemberi kurdu.
· Kaplumbağa, zaman çizelgesini yazdı—ama her zamanki gibi çok yavaş.
· Tavşan, oyun alanlarını ölçmeye çalıştı ama sabırsızlıktan çizgileri eğik oldu.
· Gölge, kimseye görünmeden güvenliği sağladı. Ormanın huzuru onun işiydi.
· Karga, ses sistemi için ağaç kovuklarını denedi.
· Yeni Kuş, ilk kez bu kadar kalabalığın içinde olacaktı ve çok heyecanlıydı.
· Çocuk, her şeyi izliyor ama kimseye karışmıyordu.
Gözleriyle seviyor, varlığıyla cesaret veriyordu.
Ve Fısıltıdan Kıvılcıma
Festival günü yaklaştıkça, ormanda zaman bile hızlandı.
Güneş daha erken doğuyor gibi,
Yıldızlar daha geç sönüyor gibiydi.
Ormanda yürüyen herkesin içi kıpır kıpırdı.
Göçmüş Zaman Yolcusu çantasından eski bir harita çıkardı:
“Bu festival, geçmişin değil, gelecek masalın başlangıcı olacak.”
Ve herkes, sanki bu sözün ne demek olduğunu zaten biliyordu.
Bu, artık sadece bir kutlama değildi.
Bu, bir ormanın kalbinin atmaya başladığı andı.
Uyumun Şarkısı
Festival sahnesi, ormanın tam kalbine kuruldu.
Ağaçların arasına asılan sarmaşık perdeler, yapraklardan örülmüş koltuklar…
Sahne, en yüksek tepenin yamacında, rüzgârla dans eden bir açıklıktaydı.
İzleyici yavaş yavaş yerini alırken, bir sessizlik çöktü.
Ama bu sessizlik, heyecandan doğan sessizlikti.
İlk sahne: Karga
Kanatlarını açtı, ama uçmadı.
Onun sahnesi gökyüzü değil, kalp hizasıydı.
Ritimle Başladı
Karga, gagasıyla kurumuş bir ağacın kovuğuna tıklattı.
Tık…
Tık-tık…
Tak…
İlk ritim doğdu.
Sonra bir başka ağaç:
Tok…
Tuk…
Tok-tok…
Orman nefesini tuttu.
Bu, ne savaş davulu ne eğlence ritmiydi.
Bu, “Beni dinle” diyen bir çağrıydı.
Melodi Katıldı
Ve o anda: Yeni Kuş
Sessizce sahneye indi.
Tüyleri gökyüzünün sabahı gibiydi—ne beyaz, ne mavi, ikisinin arasında bir huzur.
Bir nota döküldü gagasından.
Ne kelime, ne ezgi…
Duygu gibi bir şeydi.
Sonra bir tane daha…
Bu kez Karga’nın ritmine denk geldi.
Ve bir anda ritim ile melodi birleşti.
Kalplerin ortasında yeni bir dil oluştu.
Uyumun Gözyaşı
İlk gözyaşı Kaplumbağadan geldi.
Yavaşça süzüldü.
Dedi ki:
“Ben bu duyguyu ilk kez hatırlıyorum.”
Kirpi, dikenlerini indirdi.
Gri Kedi, kuyruğunu sardı ve kulağını sahneye yöneltti.
Siyah Köpek, göğe baktı.
Gölge, görünmeden gözlerini kapattı.
Tavşan, ilk kez yerinden kıpırdamadı.
Ve Çocuk, ayağa kalktı, ellerini kalbine koydu.
Tüm Orman Bir Ağızdan
Sonra Karga ve Yeni Kuş, melodilerini uzattı.
Ve bu ezgi, dilin ötesine geçti.
Ormanın tüm sakinleri—ayakları, kanatları, gagaları, patileri olan herkes—
bir ağızdan, tek bir sesle,
aynı ezgiyi söyledi:
“Biz yalnız değildik, hiçbir zaman olmadık
Aynı rüzgârda savrulduk
Farklı ağaçlarda doğduk
Ama aynı kökten büyüdük…”
Gökyüzü cevap verdi.
Ay ışığı, şarkının üstünde parladı.
Ve rüzgâr, bu kez şarkıyı taşıdı.
Ormanın dışına.
Dağlara.
Belki başka bir çocuğa.
Konser Bittiğinde…
Kimse alkışlamadı.
Çünkü bu bir konser değil, bir dua gibiydi.
Şarkı bittiğinde, herkes ayağa kalktı.
Göz göze geldi.
Başını eğdi.
Ve içinden sadece bir şey geçti:
“Ben buradayım. Ve artık yalnız değilim.”
Bu gece, Kahramanlar Ormanı’nda sadece şarkı söylenmedi…
Birlik olmanın ne demek olduğu hatırlandı.
Festival Oyunları
1. Yavaş Yarış
“Zamanı Hisseden Kazanır”
OYUNUN ADI: Yavaş Yarış
Slogan: “Zamana değil, kendine karşı yarışırsın.”
KÖKENİ:
Bu oyun, eski Japon Zen bahçelerinde yapılan “yavaş yürüyüş” törenlerinden esinlenmiştir.
Orada insanlar ne kadar yavaş yürürse, etraflarını o kadar çok fark ederlerdi.
Kahramanlar Ormanı’nda bu, Kaplumbağa tarafından yeniden canlandırılmıştır.
KURALLAR:
- Her yarışmacı belli bir rotada yürür.
- Ne kadar yavaş yürürsen, o kadar iyi.
- Ama tamamen duramazsın.
- Yol boyunca 3 durakta “doğayı fark etme” görevleri vardır.
- En yavaş ama en dikkatli yürüyen kazanır.
BAŞLANGIÇ:
Kaplumbağa başını kaldırdı ve şöyle dedi:
“Yarışa ilk ben başlamam. Çünkü sabır sırayla öğrenilir.”
Yarışmacılar:
- Tavşan (sabırsız ama iddialı)
- Kirpi (dikenleriyle dikkatli)
- Siyah Köpek (kontrollü ama güçlü)
- Yeni Kuş (rüzgarla yürümeye alışık ama yavaşta zorlanıyor)
Taraftarlar ormanda tepelere tünedi.
Gri Kedi jüri oldu.
Çocuk düdüğü çaldı—ama sessizce. Çünkü bu bir sessizlik yarışıydı.
GELİŞİM:
Tavşan ilk anda hızlandı—ama sonra üçüncü adımda daldaki mantarı göremedi, doğa görevinden sıfır aldı.
Kirpi durmadan yürüdü ama dikenleri çiçeği devirdi—puan kaybetti.
Yeni Kuş çok güzel süzüldü ama bir an uçma refleksiyle havalandı—diskalifiye edilmedi ama ceza yedi.
Siyah Köpek en başta kontrollüydü ama bir yaprak düşerken bakamadı.
Kaplumbağa…
Sadece yürüdü.
Her şeye baktı.
Her durakta gözleriyle dokundu.
KAZANAN: Kaplumbağa
Ama kendisi sonuncu olduğunu sandı.
Jüri Gri Kedi, sessizce şöyle dedi:
“Sen yavaş yürümedin. Sen zamanı yürüttün.”
ANLAMI:
Taraftarlar çığlık atmadan alkışladı.
Çünkü bu yarış, kimin en hızlı değil, kimin en farkında olduğunu gösterdi.
Tavşan başını sallayıp şöyle dedi:
“Ben ilk kez bir yarışta yenilmekten gurur duydum.”
2. Gölgeli Sözlük
“Hiçbir Şeyi Söylemeden Her Şeyi Anlat”
OYUNUN ADI: Gölgeli Sözlük
Slogan: “Sözün yoksa gölgen konuşur.”
KÖKENİ:
Bu oyun, çok eski zamanlarda doğuda oynanan gölge tiyatrolarından esinlendi.
Ama bu tiyatroda hikâye değil, duygu anlatılır.
Kahramanlar Ormanı’nda ise Gölge kendini bu oyun için sahne yaptı.
Işığın en doğru düştüğü açıklıkta herkes kendi gölgesini konuşturdu.
KURALLAR:
- Ses yok, kelime yok.
- Her oyuncuya bir “duygu” verilir (örneğin: merak, kıskançlık, özlem).
- Oyuncu gövdesiyle, hareketleriyle bunu ifade eder.
- Diğerleri tahmin eder.
- Amaç doğru tahmin değil, doğru hissettirmek.
BAŞLANGIÇ:
Sahneye ilk çıkan: Karga
Duygusu: “Kıskanmak”
Gagasını eğdi, kanadını bastırdı, bir şeyin üstünü kapattı.
Tavşan tahmin etti: “Korku?”
Çocuk fısıldadı: “Kıskançlık…”
Herkes bir an durdu. Çünkü herkesin içinde bir parça karga konuşmuştu.
GELİŞİM:
Kirpi: “Endişe” – dikenlerini topladı, başını içeri çekti.
Yeni Kuş: “Sevgi” – kanatlarıyla yere gölge kalp çizdi.
Tavşan: “Sabırsızlık” – ayaklarını hızlı hareket ettirdi ama gölgesi bir an sonra yavaşladı.
Siyah Köpek: “Gurur” – gölgesi bir ağacın üstünde durdu, sonra başını eğdi.
Gözlemci: Gölge
Kimse konuşmadı ama herkes birbirini anladı.
Çünkü bazen anlatmak, kelimelerle değil, ışığın düşme biçimiyledir.
KAZANAN: Gri Kedi
Kimse onun oyun sırası geldiğini fark etmedi.
Ama o en baştan beri gölgelerin içindeydi.
Onun duyurusu: “Hüzün”
Kimse tahmin edemedi. Ama herkes sonra sessizleşti.
Çünkü o anlatmadan da anlatmıştı.
ANLAMI:
Göçmüş Zaman Yolcusu mırıldandı:
“Kelimesiz konuşmak, en zor dildir.
Ama bir kez öğrenirsen, hiç susmazsın.”
3. Taş Dizme Töreni
“Harf Olmayan Şiir”
OYUNUN ADI: Taş Dizme Töreni
Slogan: “Konuşmadan yaz, yazmadan hatırla.”
KÖKENİ:
Bu oyunun kökeni, antik Keltler’in anlamlı taş dizilerine kadar uzanır.
Her taş, bir hatırayı temsil ederdi.
İnsanlar kayıplarını, dileklerini ve şükürlerini taşlarla anlatırlardı.
Kahramanlar Ormanı’nda bu gelenek Kaplumbağa tarafından uyanışa geçirildi.
KURALLAR:
- Her katılımcıya üç taş verilir.
- Bu taşlarla bir şey “anlatması” gerekir.
- Konuşmak, açıklamak yasaktır.
- Diğerleri ne anlatıldığını hissetmeye çalışır.
- Jüri anlamı doğru tahmin eden değil, en çok duyguyu çağrıştıranı seçer.
BAŞLANGIÇ:
Kaplumbağa taşları çantasından çıkardı.
Her taşı verirken şöyle dedi:
“Bir kelime değil, bir anı seç.”
Tüm orman halkı toplandı.
Taş dizim alanı Kalp Noktası’nın biraz batısındaydı.
Toprak yumuşaktı, taşlar kolayca yerleşti.
Sessizlik—ilk dizilen taş kadar güçlüydü.
GELİŞİM:
Tavşan: Üç taşı yan yana koydu.
Ortasındaki taş eğikti.
Kenarlar netti.
Yorum: “Kararsızlık, geçmiş ve gelecek arasında.”
Karga: İki taşı üst üste koydu, üçüncüsünü uzakta bıraktı.
Yorum: “Ulaşılamayan özlem.”
Gri Kedi: Tüm taşları üst üste dizdi ama devrilmeyecek şekilde.
Yorum: “Denge, ama iç kırılganlıkla.”
Kirpi: Taşları ters dizdi.
Alt taş en küçük olandı.
Yorum: “Gizlenen yük. Görünmeyen güç.”
Yeni Kuş: Taşları spiral gibi yerleştirdi.
Yorum: “Yolculuk hâlinde iyileşme.”
KAZANAN: Siyah Köpek
Taşlardan biri yere gömülüydü.
Kimse onu fark etmedi.
Ama biri yaklaştı, toprağı eşeledi.
Gizli taş ortaya çıktı.
Yorum: “Unutulan şeyler de anlatır.”
Jüri Çocuk’tu.
Ve şöyle dedi:
“Bu taş, anlatmak istemeyenlerin sesi.”
ANLAMI:
Festivalde ilk kez bazıları sessiz kaldı—ama artık yük gibi değil.
Çünkü bu oyun, konuşamayanlara da şiir hakkı tanıdı.
Kaplumbağa, tören sonunda sadece bir taş daha bıraktı.
Üzerine yazılıydı:
“Bunu kim okursa, bu şiirin devamı sende.”
4. Yüzsüz Maskeler
“Bir Başkasını Hisset”
OYUNUN ADI: Yüzsüz Maskeler
Slogan: “Kendin olmaktan biraz vazgeç, başkasını anlamak için.”
KÖKENİ:
Bu oyunun ilhamı Orta Asya’daki taklitli eğitim törenlerine dayanır.
Eskiden çocuklar ustalarının rolünü taklit ederek değil, onların hissettiklerini anlayarak öğrenirdi.
Kahramanlar Ormanı’nda bu gelenek Göçmüş Zaman Yolcusu tarafından yeniden yorumlandı.
Ama burada mesele taklit değil; mesele, başkasının yalnızlığında gezinmek.
KURALLAR:
- Her yarışmacı kura çeker.
- Kurada bir başka orman sakininin ismi çıkar.
- O kişiyi sadece davranışlarıyla değil, duygularıyla temsil eder.
- İzleyenler bu temsilden kimin anlatıldığını anlamaya çalışır.
- Kazanan, en çok hissettiren olur—en çok benzeten değil.
BAŞLANGIÇ:
Göçmüş Zaman Yolcusu maskeleri getirdi.
Maske yoktu.
Yani görünür maske yoktu.
Herkes gözleriyle, adımlarıyla, suskunluğuyla bir başkasını “giyinecekti.”
İlk kura: Karga → Kirpi çıktı
Karga tüylerini kabartmadı.
Başını eğdi, ayaklarını gövdesine çekti.
Tüyleri yerine dikenleriyle sessizliği ördü.
GELİŞİM:
Tavşan → Kaplumbağa:
Adımlarını yavaşlattı.
Ama her duruşunda etrafa bakmayı unutmadı.
Taraftarlar sustu.
Tavşan ilk kez yavaşlamanın ne demek olduğunu yaşadı.
Kirpi → Çocuk:
Küçük adımlar attı, yüzünü göğe çevirdi.
Sonra bir yaprağı avuçladı ve “gülümsedi.”
İzleyenler iç geçirdi.
Kirpi, ilk kez kendi içinden çıkmıştı.
Gri Kedi → Yeni Kuş:
Ayakta durmadı, yürüyemedi.
Ama başını rüzgâra çevirdi ve gözlerini kapadı.
Rüzgarı içine aldı.
Gözünü açtığında, gerçekten uçmuş gibiydi.
KAZANAN: Karga (Kirpi performansıyla)
Tüm izleyiciler bir süre konuşamadı.
Çünkü Karga’nın oynadığı Kirpi, herkesin içine bir boşluk bıraktı.
Kirpi yavaşça Karga’ya sokuldu ve şöyle dedi:
“Ben seni artık sadece ötüşünle değil, sessizliğinle de tanıyorum.”
ANLAMI:
Bu oyun sonunda herkes bir not yazdı:
“Bugün kendim değilim. Ve bu iyi hissettirdi.”
Göçmüş Zaman Yolcusu defterine şöyle yazdı:
“Empati, bilgiyle değil, eksilmeyle başlar.”
5. Uyumlu Uçurtmalar
“Rüzgâra Teslim Olmak”
OYUNUN ADI: Uyumlu Uçurtmalar
Slogan: “Kendi rüzgârına değil, birlikte esene güven.”
KÖKENİ:
Bu oyun, Çin’in eski imparatorluk törenlerinden ilham aldı.
O dönemlerde festival günlerinde göğe çoklu iplerle bağlanan grup uçurtmaları salınırdı.
Her uçurtma kendi gibi görünse de, uçmak için bir diğerine bağımlıydı.
Kahramanlar Ormanı’nda bu oyun Karga’nın liderliğinde, rüzgâra saygı olarak yeniden doğdu.
KURALLAR:
- Takımlar üçer canlıdan oluşur.
- Her takım tek bir “uçurtma bloğu” yapar: Üç parçalı ama tek ipli.
- Rüzgâr yönüne göre ekip birlikte hareket eder.
- Uçurtmayı yönlendirmek yasaktır.
- Amaç: Uçurtmanın en uzun süre havada kalmasını değil, en “uyumlu” salınımı yakalamasını sağlamaktır.
- Jüri: Rüzgâr. Gözle değil, hisle seçer.
BAŞLANGIÇ:
Karga önde.
Uçurtma malzemeleri: yaprak, tüy, ince sarmaşık ipi, birkaç hayal.
Takımlar:
- Karga – Yeni Kuş – Tavşan
- Kirpi – Gri Kedi – Çocuk
- Siyah Köpek – Kaplumbağa – Gölge (sadece izliyor)
Karga’nın takımı uçurtmayı üç kanatlı yaptı.
Kirpi’nin takımı simetrik tasarımda ısrar etti.
Köpek’in takımı tek parça, güçlü bir yapı kurdu.
GELİŞİM:
Uçuş başlıyor.
Karga ve Yeni Kuş harika yükseliyor, ama Tavşan bir an panikliyor, ipi fazla gergin tutuyor.
Rüzgar birden dönüyor—yön değil, ritim değiştiriyor.
Kirpi’nin takımı uyumlu ama çok dikkatli. Gri Kedi gözlerini kapatıyor, ipi sadece hissederek tutuyor.
Çocuk “Bırak biraz, ipi bırak!” diye fısıldıyor. Kirpi sonunda dinliyor.
O anda uçurtmaları dalga dalga salınıyor—ne hızlı ne yavaş, tam olması gerektiği gibi.
Siyah Köpek’in takımı çok yükseğe çıktı ama Gölge hiçbir müdahalede bulunmuyor.
Ve rüzgâr durdu.
Bir anda.
Uçurtmalar salınmadan, kendilerini bırakmadan düşüyor.
Ama bir tanesi hâlâ dönüyor:
Kirpi, Gri Kedi ve Çocuk’un uçurtması.
KAZANAN: Hissetmeyi Seçenler Takımı
Çünkü uçurtmaları en yüksekte değil, en özgürce döndü.
Gri Kedi sessizce yere oturdu.
Kirpi ağlamadı ama burnunu çekti.
Çocuk sadece şöyle dedi:
“Rüzgârı itmeye çalışmadık. O yüzden bizi unutmadı.”
ANLAMI:
Göçmüş Zaman Yolcusu bu oyunu izlerken çuvalsızdı.
Sırtında hiçbir yük yoktu.
Ve sadece bir cümle yazdı:
“En iyi eşlik, yön vermek değil; yanında sürüklenmeyi kabul etmektir.”
Etkinlikler Arası Sürprizler
Kahramanlar Ormanı’nda festival boyunca aniden beliren, kimsenin planlamadığı ama herkesin beklediği küçük mucizeler:
1. Gri Kedi’nin Sessizlik Oyunu – “3 Dakika Yeter”
- Zaman: Yavaş Yarış ile Gölgeli Sözlük arasında
- Ne oldu?
Gri Kedi hiçbir şey söylemeden herkesin ortasına oturdu.
Kuyruğunu yavaşça önüne sardı.
Herkes ona bakarken, birden ormanın sesleri durdu.
Üç dakika boyunca kimse konuşmadı.
O üç dakika sonunda herkes biraz daha duyarlıydı.
“Sessizlik anlatmaz, gösterir.” – Gri Kedi
2. Kırpının Diken Atölyesi – “Yumuşak Oyun”
- Zaman: Taş Dizme Töreni ile Yüzsüz Maskeler arasında
- Ne oldu?
Kirpi dikenlerinden küçük figürler yaptı.
Her figür bir duygu temsil ediyordu.
Sonra figürleri sakladı ve bir oyun başlattı:
“Hangi diken neyi anlatıyor?”
Çocuk doğru bildi.
Son figür “kıskançlık”tı.
Onu bulan: Karga.
3. Göçmüş Zaman Yolcusu’nun Açık Günlüğü
- Zaman: Gölgeli Sözlük ile Taş Dizme arasında
- Ne oldu?
Yolcunun sırt çuvalı birden açıldı.
İçinden notlar, eski harflerle yazılmış duygular döküldü.
Çocuklardan biri “Bu senin günlüğün mü?” diye sordu.
Yolcu cevap verdi:
“Hayır, hepimizin geçmişi.”
4. Karga’nın Ritim Dersi – “Ağaçlar da Alkışlar”
- Zaman: Uyumlu Uçurtmalar’dan önce
- Ne oldu?
Karga ritim tutmayı öğretti ama kanatla değil, ağaç kabuğuyla.
Her canlı bir ağaç seçti.
Ritmi ağaca verdi.
Ağaçlar yankı yaptı.
İlk kez doğa da alkışladı.
5. Tavşan’ın Kaybolan Oyunu – “Saklambaç Ama Zamanla”
- Zaman: Festival kapanışına yakın
- Ne oldu?
Tavşan ortadan kayboldu.
Herkes aradı ama bulamadı.
Sonunda Tavşan kendi kendini buldu:
Zamanla oynuyordu.
Sır olarak kaldı ama hepimiz biliyorduk:
O kaybolmak istememişti, sadece görünmemeyi öğrenmek istemişti.
Bonus Sürpriz: Yeni Kuş’un Melodi Tohumları
- Zaman: Gün doğarken
- Ne oldu?
Yeni Kuş ormanın farklı yerlerine sesle açılan tohumlar bıraktı.
Ertesi gün sabah:
Her tohumdan farklı bir kuş sesi yükseldi.
Artık ormanın sesi, hep birlikteydi.
Festivalin Final Gecesi
“Birlikte Sustuk, Şimdi Göğe Konuşuyoruz”
GECE BAŞLIYOR…
Ay sessizce geldi.
Yıldızlar sanki bu gece biraz daha yakındı.
Hiç kimse konuşmuyordu.
Ama herkesin elinde küçük, renkli bir uçan balon vardı.
İçlerinde birer cümle:
📝 “Birine söyleyemediğim ama evrene fısıldamak istediğim şey…”
GÖKYÜZÜNE SÖZ BALONLARI SALINIYOR
Siyah Köpek balonunu yavaşça bıraktı:
“Kendimi hep güçlü sandım. Meğer korktuğum şey yalnızlık değilmiş, anlaşılmamaktaymış.”
Kirpi’nin balonu titriyordu:
“Kimseye batmak istemedim. Ama hep dikenlerimi gördüler.”
Karga sessizdi. Balonu yükseldiğinde bir nota çıktı içinden—bir sesli kelime:
“Affet.”
Yeni Kuş’un balonu en yükseğe çıktı:
“Rüzgâr beni nereye götürürse… belki orada biri beni duyuyordur.”
Gri Kedi gözlerini kapattı. Balonuna şunu fısıldadı:
“Her şeyi bilmem gerekmiyor. Sadece hissetmem yeter.”
Tavşan gülümsedi:
“Ben yarışmayı bıraktım. Artık oyun oynamak istiyorum.”
Kaplumbağa sadece bir çizim bıraktı balonuna:
Üç nokta ve bir gülümseme.
“…” 🙂
Göçmüş Zaman Yolcusu’nun balonu yoktu.
Ama başını göğe kaldırdı ve sessizce şöyle dedi:
“Hepinizin balonuyum.”
Çocuk’un balonunda sadece üç kelime vardı:
“Sizi çok seviyorum.”
Ve orman sustu.
Ama hiç bu kadar dolu olmamıştı.
VE KÜÇÜK AMA BÜYÜLÜ KAPANIŞ SÜRPRİZİ
Gökyüzü yavaşça renk değiştirdi.
Mavi, mora döndü.
Ve birden…
Balonların her biri, gökyüzünde parlayan sözcüklere dönüştü.
Sevgi
Empati
Cesaret
Sabır
Özlem
Affetmek
Dostluk
Oyun
Orman
Biz
Hepsi bir araya geldi ve büyük harflerle yazıldı:
“KAHRAMANLAR BURADA”
Sonra bir yıldız kaydı.
Çocuk yukarı baktı ve şöyle dedi:
“Bir sonraki masalda görüşürüz…”
Ve orman uykuya daldı.
Ama bu bir veda değil,
Bu sadece bir virgül.
🎭
Masal burada bitti…
Ama kahramanlar hâlâ orada, kendi içimizde…
Bu gece, Kahramanlar Ormanı’nda sadece şarkı söylenmedi…
Birlik olmanın ne demek olduğu hatırlandı.