GERÇEKLİK MASASI: FOUCAULT VE CHOMSKY’NİN GÖZLÜĞÜNDEN GÜCÜN KARİKATÜRÜ

“Dünya bir buyuk yumusak bir puf. Üzerinde oturanlar gülümsüyor, ama pufta yasayanlar sessiz.”
Bir karikatür. Basit gibi görünen, ama yüzeyin altını eşelediğinizde iktidar, medya ve gerçeklik üzerine kurulmuş bir ideolojik mimarinin satır aralarına açılan bir pencere.

Economist’de paylaşılan bu karikatür, iki liderin (Trump ve Putin) masa başında rahat pozisyonlarla dünyaya hâkimiyet kurduğu bir sahneyi resmediyor. Görünürde mizahi, ama aslında kuramsal olarak oldukça yüklü bir temsil. Bu görseli anlamlandırmak için iki farklı ama tamamlayıcı düşünürün gözlüğünü takıyoruz: Michel Foucault ve Noam Chomsky.


Foucault: Görünmez Gücün Norm Üretimi

Foucault der ki: “Güç sadece bastırmaz; üretir.”
Yani iktidar, yalnızca yasa ve cezayla değil; bireylerin bedenleri, davranışları, arzuları ve söylemleri üzerinden işleyerek normları şekillendirir. (moyak.com)

Bu bağlamda, karikatürdeki masa sembolü sadece fiziksel bir obje değildir. Bu masa, dünyanın tek bir yüzeye indirgenmesini; çoklu gerçekliklerin, farklı seslerin, alternatif görüşlerin görünmezleştirilmesini temsil eder. Liderlerin rahat tavırları, iktidarın ne kadar içselleştiğini ve “normal” haline geldiğini gösterir. Foucault’ya göre en tehlikeli iktidar biçimi, varlığını açıkça göstermeyen, fakat bireyin düşüncesinden diline kadar her şeyi kuşatan “normalleştirilmiş iktidar”dır.

Bu durumda sormalıyız: Karikatürdeki “normallik” kimin çıkarına hizmet ediyor?


Chomsky: Medyanın Filtreleri ve Sembolleri

Chomsky’nin medya teorisine göre, modern medya sistemleri halkı bilgilendirmekten çok, elitlerin çıkarlarını meşrulaştıran bir propaganda aygıtı işlevi görür. (chomsky.info)

Haberlerin nasıl sunulduğu, hangi bilginin öne çıkarılıp hangisinin susturulduğu, toplumun “gerçek” algısını doğrudan biçimlendirir. Trump’ın “sahte haber” söylemiyle meşru eleştirileri itibarsızlaştırması, medya kurumlarını “derin devlet” olarak hedef alması ve kendi gerçeklik anlatısını merkezileştirme çabaları, Chomsky’nin öne sürdüğü filtreleme modelinin güncel bir yansımasıdır.

Karikatürde liderlerin önünde gerçek değil, bir medya temsili varmış gibi: Dünya, artık kendi kendini temsil etmiyor; temsil edenin çıkarına göre kurgulanıyor.


Trump–Putin: Güç Ortaklığının Görsel Alegorisi

14 Ağustos 2025 tarihli The Economist yazısına göre, Donald Trump siyasi rakiplerine karşı öfkesini soruşturmalar ve hakaretlerle gösterirken, Vladimir Putin’e yönelik ilginç bir hoşgörü sergilemekteydi. (russiamatters.org)

Trump, 2016 seçimlerine Rusya’nın müdahalesi hakkındaki soruşturmaları geçiştirirken, Putin’in 2022 Ukrayna işgalini “zekice” olarak nitelendirmiş; bir yandan “Vladimir, DUR!” şeklinde tweetler atarken, diğer yandan barış zirveleri düzenleyerek ironik bir diplomasi tiyatrosu sahnelemiştir.

Bazı yorumcular bunu şantajla açıklamaya çalıştı, ancak Mueller raporu doğrudan bir işbirliği kanıtı sunmadı. O zaman şu soruyu sormalıyız:

Belki de işbirliği, resmi belgelerle değil; aynı gerçeklik anlayışıyla kuruluyordu.

Her iki liderin dünya sahnesini bir arena olarak görmesi, hukukun değil, bireysel otoritenin geçerli olduğu bir normallik inşa etme arzusunu gösteriyor. Trump’ın Kudüs ve Golan Tepeleri kararları, Ukrayna’da toprak tavizi önerisi — hepsi bu lider merkezli düzen tahayyülünün yansımaları.


CIA’de Güvenlik Temizliği: Bilgiyi Yeniden Yazmak

21 Ağustos 2025 tarihli başka bir Economist makalesi, Trump tarafından Ulusal İstihbarat Direktörlüğü’ne atanan Tulsi Gabbard’ın 36 üst düzey CIA yetkilisinin güvenlik izinlerini iptal ettiğini belirtiyor. (hindustantimes.com)

Aralarında Rusya analistleri ve yapay zekâ uzmanları bulunan bu kişilerin görevden alınmasının gerekçesi kimi zaman sadece Trump’a dair ufak eleştiriler, kimi zaman ise Laura Loomer gibi aktivistlerin hazırladığı “istenmeyenler listesi”ydi.

Bu gelişme, devletin “gerçeklik üretim mekanizması” olan istihbarat kurumlarının siyasal sadakate göre yeniden biçimlendirildiğini gösteriyor. Gabbard’ın açıklaması da bunu açıkça ortaya koyuyor: “Derin devlet unsurları temizlenecek.”

Bu noktada, medya ve bilgi kurumlarının iktidar lehine yeniden yazılması, Foucault’nun “hakikat rejimi” kavramına doğrudan karşılık geliyor.


Kuramların Kesişiminde Gerçeklik Üretimi

Foucault’ya göre iktidar, sadece baskı değil; aynı zamanda hakikat üretimidir. Chomsky’ye göre medya, bu hakikatin nasıl filtreleneceğini belirler. Trump’ın medya ve istihbaratla girdiği mücadele, bu kuramların günümüzde nasıl ete kemiğe büründüğünü gösteriyor.

Bu yazıdaki olaylar, sadece “kaotik siyasi gelişmeler” değil, aslında gayet sistemli bir hakikat mühendisliğinin izlerini taşımaktadır.


Sonuç: Normallik, Kimin Gerçeği?

Tüm bu gelişmelerin ışığında, şu sorular beliriyor:
Gerçeklik nedir? Kimin sesi “doğal” hale gelir, kiminki bastırılır?
“Normal” olan, gerçekten evrensel midir, yoksa iktidarın ürünü müdür?

Foucault ve Chomsky’nin gözlükleriyle baktığımızda karikatür artık bir karikatür değildir — o, çağın gerçekliğini simgeleyen bir metafordur.

Masanın başında oturanlar, sessizliği yönetiyor. Ama sessizliğin kendisi bile bir mesajdır. Belki de en çok bağıran şey, o sessizliktir.

Yorum bırakın