Volkswagen’in Almanya’da üç fabrikasını kapatma planı, on binlerce çalışanıyla yollarını ayırma ve kalan personelin maaşlarından kesinti yapma kararı sadece otomotiv sektöründe değil, geniş bir ekonomik zincirde etkisini gösterecek nitelikte bir karardır. Bu durum, doğrudan ve dolaylı olarak sadece çalışanları değil; aynı zamanda onlara bağlı yan sanayileri, hizmet sağlayıcıları, lojistik sektörünü, yerel perakendecileri, tedarikçileri ve hatta çalışanların harcama yaptığı yerel işletmeleri de etkileyecektir. Ancak bu kapanışlar, VUCA ortamının ve Toplum 5.0 modelinin ihtiyaçları göz önüne alındığında, yalnızca geçici bir çözüm gibi görünmektedir. Daha derin bir analiz yapıldığında, sürdürülebilir dönüşüm yolları ile bu sorunun kalıcı çözüme ulaştırılması mümkündür.
Yaklaşık iki yıl önce öngörmeye başladığım bu durumun nedenlerini ve çözüm önerilerini, otomotiv sektöründen edindiğimiz derslerle açıklamaya çalışacağım. Volkswagen’in kararını değerlendirirken, sanayi dönüşümü, dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve toplumsal sorumluluk gibi ana başlıkları da ele alacağız. Bu yazıda, kapanış kararlarının doğurabileceği yıkıcı etkileri nasıl azaltabileceğimizi ve VUCA dünyasında krizlere nasıl hazırlıklı olmamız gerektiğini anlatacağım.
Otomobil fabrikaları, yalnızca araç üreten dev yapılar değil; aynı zamanda ekonominin büyük bir çarkını oluşturan bir ekosistemin merkezi konumundadır. Her bir fabrika, binlerce insanın doğrudan çalıştığı, makinelerin işlediği ve yüksek enerji tüketiminin yanı sıra kendi enerjisini ürettiği dev yapılar olarak görülür. Ancak otomobil fabrikaları sadece enerji tüketen değil; enerjiyi başka bir forma dönüştüren sistemler olarak da düşünülebilir. Üstelik, makineler de insanlar gibi çalışmadıklarında işlevselliğini hızla yitirme eğilimindedirler. Bu yüzden bir fabrikanın kapanması, yalnızca çalışanları değil, işleyen sistemleri de uzun vadede verimsizliğe ve kaynak israfına sürükler.
Volkswagen gibi devasa bir kapasiteye sahip bir otomobil fabrikasında binlerce çalışan, yüzlerce makine ve sistem bulunmaktadır. Her bir aracın üretimi için gereken bileşenlerin sayısı binlerle ifade edilebilir ve bu parçaları üreten yan sanayiler de binlerce çalışan istihdam etmektedir. Yan sanayi ekosisteminde yer alan bu işçiler, fabrikaya parça temin eden firmalar, fabrika çalışanlarını taşıyan servisler gibi dolaylı olarak etkilenen birçok sektör de kapanış kararından zarar görecektir. Yapılan araştırmalara göre, bir otomobil fabrikası kapanırsa doğrudan ve dolaylı olarak işsiz kalanların sayısı fabrika çalışanlarının iki katına kadar ulaşabilmektedir.
Volkswagen’in üç fabrikasını kapatma kararıyla işten çıkarılacak on binlerce çalışanın yaratacağı ekonomik boşluk, dolaylı olarak 50 bin kişiyi işsiz bırakabilir. Ancak bu kişilerin aileleri de düşünülünce gelirsiz kalacak birey sayısı 150 bini aşacaktır. Bu işsizler ordusu sadece ailelerini değil, tüketim yaptıkları marketler, mağazalar ve diğer ticari işletmeler gibi pek çok sektörü de etkileyecek ve yerel ekonomiler üzerinde yıkıcı sonuçlar doğuracaktır.
Toplum 5.0, Japonya merkezli bir kalkınma modeli olarak, insan odaklı bir süper akıllı toplum inşa etme hedefiyle ortaya konulmuştur. Bu model, teknolojiyi yalnızca ekonomik verimlilik amacıyla değil, toplumsal fayda sağlamak için de kullanmayı hedefler. Akıllı robotlardan yapay zekâya, IoT’den büyük veri analizine kadar pek çok unsuru bir araya getirerek, sürdürülebilirliği ve toplum refahını önceleyen çözümler sunar. Ancak Toplum 5.0, teknolojiyi tüm toplumsal düzeylerde kullanarak ekonomik büyümeyi sağlarken, sosyal dengesizlikleri de gidermeyi amaçlar. Bu açıdan bakıldığında, Volkswagen’in fabrikalarını kapatma kararı, Toplum 5.0 modelinin temel gerekliliklerine ters düşmekte; daha ziyade VUCA (Volatility, Uncertainty, Complexity, Ambiguity) ortamında geçici ve riskli bir adım gibi görünmektedir.
VUCA dünyasında, yani belirsiz, karmaşık, değişken ve muğlak bir iş dünyasında, bu gibi krizlere karşı sürdürülebilir çözümler geliştirilmesi gereklidir. Yani, yalnızca kapanma ve işten çıkarmalarla geçici maliyetleri azaltma yoluna gidilmesi değil; alternatif üretim, dijital dönüşüm ve yeşil enerjiye geçiş gibi köklü değişikliklerle bu krizlerin kalıcı çözüm yolları oluşturulabilir.
Volkswagen’in fabrikalarını kapatma kararının bir alternatif çözümle nasıl ele alınabileceğini, Toplum 5.0 modeline ve VUCA ortamında sürdürülebilir çözümler ışığında inceleyelim.
Çözüm Önerilerim: Toplum 5.0 Çerçevesinde Alternatif Modeller
1. Üretim Tesislerini Çeşitlendirme ve Yeni Teknoloji Alanlarına Yönlendirme
Volkswagen’in sahip olduğu üretim tesisleri, uzman personeli ve lojistik altyapısı, yalnızca otomobil üretimiyle sınırlı kalmak zorunda değildir. Bu altyapı, hızla değişen teknoloji pazarına uyum sağlayarak farklı sektörlere hizmet edebilir. Özellikle elektrikli araç bataryaları, yenilenebilir enerji bileşenleri ve akıllı şehir çözümleri gibi alanlar, bu tür altyapılar için büyük fırsatlar sunmaktadır. Bu çeşitlendirme sayesinde, Volkswagen çalışanlarının işlerini kaybetmeleri yerine yeni bir teknolojik alanda uzmanlaşmaları sağlanabilir ve firma, VUCA ortamında sürdürülebilir bir strateji ile ilerleyebilir.
Bu dönüşüm sürecinde Toplum 5.0 modelinin ihtiyaçları doğrultusunda; çalışanların dijital becerilerini geliştirmek, onları teknolojiye adaptasyon sağlamak ve eğitim programları ile yeni alanlara yönelik yetkinlik kazandırmak mümkün olacaktır. Çalışanların yenilikçi üretim süreçlerine adapte edilmesi, firmanın sadece maliyet odaklı değil, geleceğe dönük bir inovasyon kültürünü benimsemesini sağlar.
2. Dijitalleşme ve Yeşil Enerjiye Geçiş
Volkswagen, çevresel sürdürülebilirliği artırmak amacıyla yeşil teknolojiye yatırım yapabilir. Bu, Toplum 5.0’ın insan odaklı ve çevre dostu toplumsal yapısıyla da örtüşmektedir. Üretim tesislerinin enerji kaynaklarını yenilenebilir sistemlere dönüştürerek çevreye duyarlı bir üretim süreci hayata geçirilebilir. Bu süreçte dijitalleşmeye yatırım yapılarak, operasyonel verimlilik artırılırken enerji tüketimi azaltılabilir. Özellikle akıllı otomasyon sistemleri, yapay zeka destekli üretim hatları ve IoT tabanlı izleme sistemleri, üretim sürecinin daha verimli hale gelmesine katkı sağlayacaktır. Hala çok geç değil.
Ayrıca çalışanların dijital becerilerle donatılması, onların işlerini daha etkili bir şekilde yapmasını sağlayacaktır. Bu dijital dönüşümle birlikte sürdürülebilirlik hedefine yönelik karbon ayak izini azaltmak, firmanın sosyal sorumluluk anlayışıyla uyumlu olacaktır.
3. Esnek Çalışma Modelleri ve İş Paylaşımı
Volkswagen’in çalışanları tamamen işten çıkarmak yerine esnek çalışma modelleri geliştirmesi, iş gücünün kaybını önlerken geçiş sürecini kolaylaştırabilir. Toplum 5.0 modelinde, iş gücünün verimli kullanılması ve bireylerin sürdürülebilir bir gelir kaynağına sahip olması oldukça önemlidir. İş paylaşımı, kısmi çalışma saatleri gibi modellerle hem çalışanlar işsiz kalmaz, hem de şirket maliyetlerini yönetebilir.
Bu esnek çalışma modelleri, özellikle üretimde geçici duraklamalar veya azalmalar yaşandığında verimli bir çözüm sunar. Böylece kriz dönemlerinde işten çıkarmalar yerine, çalışanların iş paylaşımı yaparak şirkete katkı sağlaması mümkündür. Bu model, çalışanların iş güvenliğini sağlarken, VUCA ortamındaki dalgalanmalara karşı dayanıklılığı artırır.
4. KOBİ’leri Destekleme ve Finansal Destek Programları
Fabrika kapanışları, yalnızca ana firma üzerinde değil, ona bağlı yan sanayiler, KOBİ’ler ve tedarikçiler üzerinde de ciddi etkiler yaratır. Volkswagen, bu işletmelerin kapanmasını engellemek adına düşük faizli krediler, finansman destekleri veya ortak projeler başlatarak, yan sanayilerin adaptasyonunu destekleyebilir. Bu tür bir destek, VUCA ortamında değişken koşullara uyum sağlamak isteyen yan sanayiler için hayati öneme sahiptir.
Yan sanayiler bu sayede yeni teknolojilere adapte olurken, Toplum 5.0 modeline uygun olarak sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşabilirler. Ayrıca bu tür bir destek programı, yerel ekonomiyi korurken firmanın da sürdürülebilirlik taahhütlerini pekiştirir.
5. Ar-Ge ve İnovasyon Yatırımlarını Artırmak
Firma, araştırma ve geliştirme süreçlerine yatırım yaparak yenilikçi projelere yönelmesi, sadece firma içinde değil, yan sanayilerde de iş gücü yaratır. Özellikle otonom araç teknolojileri, yapay zekâ destekli sürüş sistemleri ve enerji verimliliği çözümleri gibi alanlarda çalışanların eğitilmesi, firmanın yeni alanlarda rekabetçi kalmasını sağlar. Bu tür bir yaklaşım, yalnızca firmayı değil, tüm yan sanayi ekosistemini ileriye taşır ve VUCA ortamında esneklik kazandırır. Bu konuda yeterli ve stratejik hareket etmediğini düşünüyorum.
VUCA Ortamında Fabrika Kapanışlarının Doğru Bir Çözüm Olmadığı Gerçeği
Volkswagen gibi dev şirketlerin fabrikalarını kapatma kararı, kısa vadeli maliyetleri azaltabilir; ancak bu, Toplum 5.0 ve VUCA gibi kavramların ışığında sürdürülebilir bir çözüm olarak değerlendirilemez. Günümüzün karmaşık iş dünyasında belirsizliğe karşı dayanıklılık geliştirmek için yalnızca maliyet kısma yöntemleri değil, uzun vadeli bir dönüşüm vizyonu gereklidir.
Otomotiv sektörü, elektrikli ve otonom araç teknolojilerine yönelirken büyük bir dönüşüm geçirmektedir. Ancak bu dönüşüm sürecinde, çalışanların ve bağlı ekosistemin sürdürülebilir bir şekilde adaptasyonu sağlanmalıdır. Bir fabrikayı kapatmak, sadece o işyerindeki işçileri değil; aynı zamanda yan sanayi çalışanlarını, hizmet sağlayıcıları ve tüketim zincirinin diğer halkalarını da olumsuz etkiler.
Toplum 5.0 modeline uygun olarak, bu geçiş sürecinde teknolojiyi toplumsal fayda odaklı kullanmak; çalışanları eğitmek, dijitalleşmeye yönlendirmek ve sürdürülebilir bir iş yapısına geçiş sağlamak gereklidir. Bu sayede, fabrikaların kapanmasına gerek kalmadan, dönüşüm sürecinde çalışanların işlerini koruyarak katkı sunmaları mümkündür.
Sonuç: Toplum 5.0 ve Sürdürülebilir Dönüşüm İle Geleceğe Bakış
Volkswagen’in fabrikalarını kapatma kararı, yalnızca kısa vadeli bir çözüm sunar. Ancak Toplum 5.0 modeli çerçevesinde daha bütüncül ve sürdürülebilir çözümlerle, bu tür krizlerin etkilerini en aza indirmek mümkündür. VUCA ortamında belirsizlikle başa çıkmak için, yalnızca maliyet azaltmaya yönelik geçici adımlar yerine, ekonomik ve toplumsal fayda gözeten uzun vadeli bir dönüşüm planı gereklidir.
Volkswagen ve diğer büyük şirketlerin, çalışanlarının yalnızca “maliyet” değil, aynı zamanda “değer” olduğunu unutmadan bir toplumsal sorumluluk anlayışıyla hareket etmesi; çalışanların dijital ve teknolojik becerilerle donatılarak yeni alanlarda gelişimlerinin sağlanması önemlidir. Böylece, fabrika kapanışlarının olumsuz etkilerinden kaçınmak, hem firma hem de toplum için daha sürdürülebilir bir gelecek sunar.
Teknolojik değişim, dijitalleşme ve çevresel farkındalık arttıkça iş dünyası da yeni modellere adapte olmaktadır. Kapanan her kapı, yeni fırsatların yaratılmasına vesile olabilir; yeter ki gerekli adımları vakit kaybetmeden atabilelim.

























