İYİLİK TOHUMU

30. yüzyılda, insanlık galaksinin dört bir yanına yayılmıştı. Yıldız şehirleri inşa edilmiş, gezegenler kolonileştirilmiş ve akıllı makineler her alanda insanların yerine geçmişti. Ancak gelişen teknolojiye rağmen, dünya eskisi gibi değildi. Kuzey Krallığı adı verilen otoriter rejim, gezegenler arası düzeni sağladığını iddia ederek, insanların duygularını kontrol altına almıştı. Gülümsemek yasaktı. Sarılmak tehlikeli bir eylem olarak görülüyordu. “Duygu Kontrol Kanunları” gereği, kimse birbirine karşı özel bir sevgi ya da iyilik göstermemeliydi. İnsanlar yalnızca emirleri yerine getiren, soğuk bakışlı varlıklara dönüşmüştü.
Ancak bir gün, bu düzeni değiştirecek küçük bir olay yaşandı. Derin bir araştırma laboratuvarında unutulmuş bir tohum yeşerdi. Bir zamanlar efsanelere konu olan İyilik Tohumu, toprağa kök salmış ve filiz vermeye başlamıştı. Bu sıradan bir bitki değildi. Onun polenleri, dokunduğu herkese şefkat ve merhamet aşılayan gizemli bir etkiye sahipti. Tohumun büyüdüğü yer, Kuzey Krallığı’nın en ücra köşesindeki bir laboratuvardı. Burada çalışan bilim insanlarından biri olan Luka, yıllardır duygu kavramını sorgulayan nadir kişilerden biriydi. Sistemin dayattığı duygusuz yaşamı benimseyemeyen Luka, tohumun filizlendiği gün bir şeylerin değişeceğini hissetmişti.


Ertesi sabah, laboratuvarın camları gün ışığını süzerek içeriyi aydınlattığında, Luka tohumun etrafında bir ışık halesi olduğunu fark etti. O gün ilk kez, anlamını bilmediği bir sıcaklık hissetti. İçinde, kontrol edemediği bir iyilik dalgası yayılıyordu. O an farkında olmadan gülümsedi ve laboratuvardaki iş arkadaşına selam verdi. Arkadaşı şaşkına dönmüştü. Luka’nın yüzünde yıllardır görülmeyen bir ifade vardı: Mutluluk.
Birkaç saat içinde, Luka’nın temas ettiği herkesin içinde aynı sıcaklık uyanmaya başladı. İnsanlar birbirine daha nazik davranıyor, gözlerindeki soğukluk çözülüyordu. Ve işin en şaşırtıcı yanı, bu değişim durdurulamıyordu. Tohumun polenleri, havaya karışarak yayıldıkça, tüm şehir yavaş yavaş bu bulaşıcı iyiliğe yakalanıyordu. Yolda yürüyen insanlar, eskiden kaçındıkları temasları yeniden keşfetmeye başladılar. Bir çift, uzun zamandır birbirine bakmamış gözleriyle ilk kez derin bir aşkı hatırlıyordu. Evlerin pencerelerinden birbirine gülümseyen yaşlı çiftler, yıllardır

bastırılmış duyguların yeniden canlandığını hissediyordu.
Otoriter rejim, olup biteni fark ettiğinde büyük bir panik yaşandı. Sistem, halkı kontrol altında tutmak için duygu bastırıcı çipler geliştirmişti, ancak bu virüs tamamen farklıydı. Hiçbir teknoloji onu engelleyemiyordu. Kısa sürede sarayın danışmanları, krala büyük bir tehlikenin yaklaştığını bildirdi.
“Majesteleri, insanlar değişiyor. Kontrolümüzden çıkıyorlar!”


Kral, sert ve duygusuz bakışlarıyla danışmanlarını süzdü. “Öyleyse bu değişimi durdurmanın bir yolunu bulun. Yoksa bu krallığın sonu gelir!” diye kükredi. Ancak iyilik virüsü, sarayın surlarını bile aşacak kadar güçlüydü.
Şehirlerde artık insanlar eskisi gibi değildi. Marketlerde insanlar birbirlerine yardım ediyor, yolda düşen birini gören hemen elini uzatıyordu. İşçiler, emirle değil, gönülden çalışıyorlardı. Yüzlerce yıldır unutulan dostluk ve paylaşım yeniden doğuyordu. Saray muhafızları bile etkilenmeye başlamıştı. Gizlice birbirlerine yardım eden askerler, eskiden hissetmedikleri bir şeyleri hatırlıyordu. Bazıları sevdiklerine geri dönmek, eski aşklarını yeniden bulmak için görevlerini terk etmeye başlamıştı.
Gizemli bir grup bilim insanı, virüsün yayılışını analiz etmek için harekete geçti. Ancak çalışmaları sırasında beklenmedik bir keşif yaptılar: İyilik virüsü yalnızca ruhsal değişikliklere sebep olmuyor, aynı zamanda insanların anılarını da geri getiriyordu. Luka, kendisini izleyen bir çift gözün varlığını fark etti. Yıllar önce kaybettiği ve unuttuğunu sandığı sevgilisi Lyra, iyilik virüsü sayesinde anılarını hatırlamıştı. İkili, yılların araya koyduğu mesafeye rağmen birbirlerini bulmanın sevinciyle sarıldı.
Kentin dört bir yanında, insanlar kaybettikleri aşklarını yeniden hatırlıyordu. Bazıları ilk gençlik aşkına, bazıları yıllar önce unuttuğu bir sevdiğine yeniden sarılıyordu. Sevginin yasak olduğu bu dünyada, aşk en güçlü devrim silahına dönüşmüştü. Saray içindeki bazı danışmanlar bile değişmeye başlamıştı. En sadık danışmanlardan biri olan Orion, sevgilisi Elara ile kaçmayı planlıyordu.
Ancak, saray içinde bir kişi değişime direniyordu: Kral. Her şeyin gözlerinin önünde dağıldığını hissediyor, tüm düzenin çöküşünü çaresizce izliyordu. Ancak o da en büyük sürprizini yaşayacaktı. Taht odasında oturduğu sırada kapı açıldı ve içeriye, yıllar önce kaybettiği, öldüğüne inandığı kraliçe girdi. “Leon…” diye fısıldadı kadın. “Artık yalnız değilsin.” Kral, boğazına düğümlenen kelimelerle ayağa kalktı. Yıllardır bastırdığı duygular, sel olup boşaldı ve ilk kez gözyaşları yanaklarına süzüldü.
Ve o an, en büyük dönüşüm başladı. Kral, tüm sistemin çökmesine izin verdi. İnsanlık yeniden sevgiyi hatırladı. Aşkın, iyiliğin ve dostluğun galip geldiği bu yeni dünyada, her şey yeniden başladı.

İYİLİK TOHUMU” için 2 yorum

  1. Sayın hocam. Tebrik ediyorum. Emeğinize sağlık çok akıcı olmuş. Görsellerde çok uyumlu.

okandinc için bir cevap yazın Cevabı iptal et